Beispiele für die Verwendung von "ışığı" im Türkischen

<>
Ama bana ışığı görmemde Cidden yardımcı oldu. Но он действительно помог мне увидеть свет.
Bendeki ışığı aldı, sevgiyi aldı. Yaşama isteğimi aldı ölebilme yeteneğimi aldı. Она лишила меня света и любви, желания жить и возможности умереть.
Ve sonra onu araba farlarının ışığı altında yolda yürürken gördüm. И видел, как она идет в свете автомобильных огней.
Kırmızı bir tane aşırı yükleme ışığı olması gerekiyor. Хорошо, там должна быть красная лампочка перегрузки.
Şampanya, havyar, ay ışığı, müzik ve bale. Шампанское, икра, лунный свет, музыка, балет.
Bu şeyi durduramazsak güneş ışığı en sonunda Boston'u kökünden havaya uçuracaktır. Если мы это не остановим, солнечный луч зажарит Бостон изнутри.
Dışarıda çok yağmur yağıyordu Ama inatçı bir güneş ışığı ilk günümzün sabahında yatak odamıza vuruyordu. На улице шел дождь, но маленький упрямый лучик солнца светил прямо на нашу кровать.
Yıldız ışığı ile yaprak, su veya Van Gogh arasındaki bu etkileşim mavi olarak bildiğimiz rengi doğuruyor. Это взаимодействие между звездным светом и лепестками или водой, или Ван Гогом - образует синий цвет.
Ben, ışığı kendim görmedim ama üstü kapalı Joe Cruz güveniyorum. Я не видел светофора, но я безоговорочно верю Джо Крузу.
Pencere yok, havalandırma yok içeri güneş ışığı girmiyor, çeşme suyu yok. Ни окон, ни вентиляции, ни солнечного света внутри, ни воды.
Tüm o birikmiş duman o kadar yoğundu ki gün ışığı geçmiyordu. Весь накопившийся дым был настолько плотным, что солнце не проглядывалось.
Perdeleri kapat ve ışığı aç. Закрой занавески и включи свет.
Mikrobik organizma katmanları neredeyse hiç güneş ışığı almayan dondurucu ortamlarda gelişebiliyor. Многие виды микроорганизмов процветают в холодной и лишенной света Солнца среде.
Seni burada Bunsen alevlerinin ışığı altında çok çekici görünce merak etim eğer... Я увидел вас здесь, вы так очаровательны в свете спиртовых горелок...
Bir dakika kadar durdu ve sonra ışığı söndürdü. Она постояла там минуту и потом выключила свет.
Bu nedenle bir doğrultucunun absorbe edilen ışığı kullanılabilir enerjiye uygun olarak çevirecek bir şekilde tasarlanmalıdır. Таким образом, нужно создать выпрямители, которые могли бы преобразовать поглощённый свет в полезную форму энергии.
Adam: Merhaba, Ben Ty. Ve ben ışığı gördüm. Здравствуйте, меня зовут Тай, и я увидел свет!
Ne makyaj, ne de dünyanın loş ışığı onu durdurabiliyor. И никакая косметика и приглушенный свет не может это остановить.
Bilinen tek kelime "John Dark". Onun anlamı da banyonun ışığı. Единственное нужное слово "Жанна Дарк" Это означает выключить свет в туалете.
Hayır, hayır, hayır, ışığı yak! Нет, нет, нет! Включай свет!
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.