Sentence examples of "şehirdeki" in Turkish

<>
27 Mart gününe gelindiğinde şehirdeki direniş büyük ölçüde bastırılmış ve muharebe artık arama tarama harekâtına dönmüştür. К 27 марта иракское сопротивление в городе было практически сломлено, и эпицентр битвы сместился в сторону зачисток местности и поисковых операций.
İşin doğrusu, şu an şehirdeki herkes bu adamın potansiyel hedeflerinden biri. Дело в том, что каждый в этом городе - потенциальная мишень.
Lemon, şehirdeki insanların yarısı benim deli olduğumu düşünüyor. Лемон, половина жителей этого города считает меня сумасшедшим.
Şehirdeki doktorlar ve kirli hastaneleri yok mu. Эти городские врачи и их грязные больницы.
Yokshire'lı olabiliriz ama şehirdeki yaşam hakkında birkaç şey biliriz. Мы йоркширцы, но кое-что знаем о городской жизни.
Biliyorsun bugüne kadar bu şehirdeki her savunma avukatının elini sıkmışımdır. Знаешь, я пожимал руки самым известным адвокатам этого города.
Bu, şehirdeki tek kulüp değil. Это не единственный клуб в городе.
Bu şehirdeki en iyi kahveyi ben yaparım. я делаю лучший кофе в этом городе.
Şehirdeki polislerin yarısı senin için geldi. Половина полицейских города приехали за тобой.
Bu program, şehirdeki en havalı çocuklar hakkında. Эта программа о самых крутых парнях в городе.
Hem şehirdeki yalnız bir kadının korunması gerek öyle değil mi? И разве одинокой женщине в этом городе не нужна защита?
Ben de birkaç yeri aradım ve şehirdeki en iyi mezarlıkta birinci sınıf arsa satan kişileri buldum. Потому я сделал пару звонков. Я нашёл людей, продающих пару премиум-участков на лучшем кладбище города.
Bu gecenin ilgi odağı, şehirdeki en iyi oyun kurucu, Riley Frazier. Сегодня в центре внимания самый результативный в городе игрок среди школьников Райли Фрэйзер.
Bu şehirdeki her insan ölmekten korkuyor. Каждый человек в городе боится умереть.
An itibariyle o bar şehirdeki en güvenli mekan. Сейчас этот клуб самое безопасное место в городе.
Michael, ama şehirdeki en nüfuzlu özel okul bu? Майкл, это же самая престижная школа в городе.
Ve Bölge Savcı Yardımcısı'nın şehirdeki tüm güvenlik kameralarına erişimi olduğu düşünüldüğünde... А помощник прокурора получил доступ ко всем камерам наблюдения в городе...
Bu adam şehirdeki en iyi çorbayı yapıyor, Jerry. Джерри, этот парень делает лучший суп в городе.
Eğer beni kovmak istiyorsan kov, ama şehirdeki en iyi araştırmacı benim. Если хотите меня уволить, увольняйте. Но я лучший следователь в городе.
Ona bir şey anlatırsan bizzat gidip şehirdeki en uzun binayı bulurum ve çatısından kuğu dalışı yaparım. Если расскажешь, я лично найду самое высокое здание в городе и нырну с него рыбкой.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.