Sentence examples of "Fırsat" in Turkish

<>
Meti'nin ölüm nedenini belirlemek için elimize bir fırsat geçti. У нас сейчас есть возможность определить причину смерти Мети.
Bir seferliğine, doğru bir şey yapmak için fırsat bu. Это мой последний шанс сделать что-то правильное, хоть раз.
Sonra Molly, üniversiteden mezun olacaksın. Bir dünya dolusu fırsat seni bekliyor olacak. Итак, Молли, ты закончила колледж, и перед тобой масса возможностей.
"Bu dünyada güvenlik yoktur, sadece fırsat vardır." "В этом мире нет безопасности, только возможности".
Ve bazen yapabileceğin en iyi şey geri adım atıp kendine nefes almak için fırsat tanımaktır. Иногда лучше что ты можешь сделать это отступить назад, и дать себе шанс отдышаться.
bu kriz senin için bir fırsat olabilir. Эта проблема может стать для вас возможностью.
Hey, Joe fırsat bulunca bana duble rom verir misin lütfen? Можно мне двойную стопку рома, когда у тебя будет время?
Derek Reston için bu, doğru şeyi yapması için fırsat vermem demek oluyor. Для Дерека Рестона это означает, что у него есть шанс всё исправить.
Tamam o kısmı hatalı düşündük. Ama bu doğru ilerlememiz için bir fırsat. Ладно, что-то не сходится, но это наш шанс кое-что выяснить.
Bana gülmen için senin eline başka bir fırsat mı vereyim? И и дать тебе еще один повод посмеяться надо мной?
Bak, bu çok iyi bir fırsat, ve ben de bunu kendin için yapmanı istiyorum. Слушай, это прекрасная возможность, и я хочу, чтобы ты сделал это для себя.
Bizi kullanmak için her daim bir fırsat kolluyordu yalnızca. Он всегда просто ждал шанса, чтобы использовать нас.
Hayatında bir daha karşına çıkmayacak bir fırsat altın tepside ve sen düşünüyor musun? Жизнь предоставляет возможность преподнести себя на серебряном блюдечке, и ты не решаешься?
Bana da fırsat verdiğin için sağ ol. Спасибо, что дал мне шанс тоже.
Tamam, sahnelerin kanlı olması için elimize çok fırsat geçmiyor. Haydi yapalım şunu. Смотри, у нас немного возможностей добавить крови, так что сделаем это.
Çoğu katilin eline geçmeyecek bir fırsat bu. Обычно у убийц вообще нет такой возможности.
Şimdi üç saniyeliğine arkamı döneceğim ve sana tepelere kaçman için fırsat vereceğim. Я отвернусь на три секунды, чтобы дать тебе возможность сбежать подальше.
Başkaları, böyle bir fırsat için adam öldürür. Ama sen denemedin bile. Люди убили бы за эту возможность, а ты даже не попробовал.
Robin'e Barney olayını anlatmak için fırsat elime geçmişti. Это был мой шанс рассказать Робин всю правду.
Trene binersin, pencereden bakarsın hiçbir şey görmezsin, ama sahilden sahile birçok fırsat vardır. Когда едешь на поезде и смотришь в окошко, то вокруг видишь море всяких возможностей.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.