Sentence examples of "Yaptığı" in Turkish
Translations:
all21
сделал5
делают2
он делает2
своими2
что он2
делал1
которое1
он делал1
он сделал1
сделала1
что он сделал1
который1
которой1
Kimin neyi gördüğü, kimin ne yaptığı, kimin kimi yaptığı hiç umurumda değil!
Мне наплевать, кто что видел, кто что сделал и кто кого сделал.
Hadi ama Toby'i biz yetiştirdik ama yaptığı işlere bakınca bu nasıl benim kanımdan olabilir diye hayret ediyorum.
Да ладно, мы вырастили Тоби. Он делает такое, что заставляет меня удивляться о нашем родстве.
Şu ukala sorumlunun parasıyla yaptığı da bu değil mi?
Вот что этот идиот ведущий вытворяет со своими деньгами?
Bu da tam Curtis'in, korkmuş iş arkadaşımın, yaptığı şeydi...
Именно это Кертис мой испуганный коллега, и делал, когда...
Astrofizikçilerin modelini yaptığı en patlayıcı çarpışmalardan biri de, birbiri etrafında dönen iki nötron yıldızının çarpışması.
Одно из самых сильных столкновений, которое моделировали астрофизики, это столкновение двух вращающихся нейтронных звезд.
Babam, şirket için yaptığı her şey hakkında bir sürü kayıt tutmuş.
Отец оставлял записи практически по всему, что он делал для Компании.
Evet, ama yaptığı onca şeyden sonra onu durduran kişi sen değildin.
Но после всего, что он сделал, не ты остановил его.
Max'in konsey için, senin için yaptığı onca şeyden sonra ona olan borcunuzu ödemenin sırası gelmiş gibi görünüyor.
Но после всего, что Макс сделала для совета, для вас, пришло время вернуть ей долг.
Hayatı boyunca yaptığı en iyi şey bir şekilde seni evlenmeye ikna etmek oldu.
Единственная стоящая вещь, что он сделал - уговорил тебя выйти за него.
Mary'nin bizim için yaptığı akşam yemeğine minnettar olmuş gibi davranmamızın gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
Интересно, мне что, нужно просто притвориться, что я восхищён ужином, который Мэри приготовила для нас?
15 Aralık 2011'de Madonna albümünün 2012 baharında çıkacağını ve 2007'de Live Nation ile yaptığı sözleşmeden sonra çıkaracağı ilk albüm olduğunu açıkladı.
15 декабря Мадонна сообщила, что альбом будет выпущен весной 2012 года компанией Live Nation Entertainment, контракт с которой был подписан в 2007 году.
Dido, bak, Bay James'in benim için yaptığı kayık alabora oldu.
Дайдо, мистер Джеймс сделал для меня лодку, но она перевернулась.
Sadece soruyordum, kontrol ediyordum, merak ediyordum bütün annelerin yaptığı gibi.
Я просто спрашивала, проверяла, интересовалась, как это делают мамы.
New York'da iğrenç fotoğraflarıyla ilk çıkışını yaptığı sıralar oldukça popülerdi.
когда он впервые дебютировал в Нью-Йорке со своими грязными фотографиями.
Şimdiye kadar yaptığı katliamları göz önüne alırsak Tanrı bilir nasıl bir şey plânlamıştır.
Одному Богу известно, что он задумал, учитывая его прошлые чудовищные поступки.
Kurkuas 942 yılından itibaren, Melitene'ye yaptığı gibi, Edessa'ya saldırdı ve kırsalını talan etti.
Куркуас нападал на Эдессу каждый год, начиная с 942 года, и опустошал все пригородные области, как он это сделал несколькими годами ранее при Мелитене.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.
Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.
Advert