Sentence examples of "ayrılmak" in Turkish

<>
Bu ayrılmak için son şansın, Jobina. Это твой последний шанс уйти, Джобина.
Eğer ayrılmak istiyorsan bu savaşmak istediğin anlamına gelir. Если ты хочешь уехать значит, хочешь воевать.
Gi Beom çeteden ayrılmak isteyince ayrılma ücreti vermesini söylediler. Ги Бом хочет покинуть Круг и должен заплатить отступные.
Adadan canlı olarak ayrılmak istiyorsan çantayı hemen yere bırak ve geri çekil. Ты хочешь убраться с этого острова живым, положи кейс и отойди.
Peki neden işten ayrılmak zorundaydık, kafanı temizlemek için go-cart sürebilesin diye mi? Зачем тогда надо было бросать работу, чтобы прочистить мозги катанием на картах?
Hayır. Ben de Bruno'dan ayrılmak istemiyorum. И я не хочу оставить Бруно.
Todd, Hillary sana ayrılmak istediğini söylemeye çalışıyordu. - Ne? Тодд, Хиллари пытается сказать, что хочет порвать с тобой.
David Bey ve erkek arkadaşı ayrılmak. Сэр Давид и его парень расстались!
Baze ve Cate buna gerçekten karşı çıktılar ve ayrılmak zorunda kaldık. Бейз и Кейт были действительно против этого и заставили нас расстаться.
Andrew yasadışı bir şeye kalkışırsa, sen bunu ortaya çıkarmadan oradan ayrılmak isterim. Если Эндрю занимается чем-то нелегальным, я бы хотел свалить до его разоблачения.
Sana CIA den neden ayrılmak zorunda kaldığımı hiç anlattı mı? Я тебе говорил, что меня заставило уйти из ЦРУ?
Sonra başı derde girdi ve evden ayrılmak zorunda kaldı. Но у него появились проблемы и ему пришлось уехать.
2005 yazında Batista, FK Şahtar Donetsk takımından yabancı oyuncu çokluğu nedeniyle ayrılmak durumunda kalmıştır. Летом 2005 года Жуану Батисте пришлось покинуть "Шахтёр" из-за большого количества легионеров в клубе.
Yani, şimdi ilk hedefim Poughkeepsie'den ayrılmak, Kaliforniya'ya taşınmak, isim yapmak ve nihayetinde kendi işimi kurmak. Первая моя цель была убраться из Poughkeepsie, переехать в Калифорнию, сделать имя и начать свой бизнес.
Bir şey olduğu yok. Caroline, bir şey olduğu yok, değil. Bu insanlar ayrılmak istiyorlar. Каролин это не ничего те люди хотят уйти ты не можешь удерживать их здесь слушайте парни...
Bir iş için çağrıldım, ama yarın ayrılmak zorundayım. Мне позвонили насчёт работы, я должен завтра уехать.
2013 sezonunda, Viking'in birinci kalecisi Rune Jarstein ayrılmak isteyince kaleyi devraldı. Перед сезоном 2013 года первый вратарь "Викинга" Руне Ярстейн захотел покинуть клуб, чтобы играть за границей.
Annem onu seviyormuş, ama ayrılmak zorunda kalmış. Мама любила его, но ей пришлось уйти.
Sevgili Chuncho, bir haftadan fazla zamandır seni bekliyorum. Ama şimdi kasabadan ayrılmak zorundayım. Дорогой Чунчо, я ждал тебя больше недели, но теперь я вынужден уехать.
Kısa bir süre ayrılmak zorunda kaldı. - Ama baban bekleme odasında. Ей нужно было уйти ненадолго, но твой папа в зале ожидания.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.