Sentence examples of "на юге" in Russian

<>
По утверждению друзей Ассефы, он всегда мечтал вернуться в дом своего детства в деревне Ченча на юге Эфиопии. Arkadaşları, Assefa'nın hep Etiyopya'nın güneyindeki bir köy olan Chencha'daki çocukluk evine dönebilmeyi dilediğini söylüyor.
Они окопались на юге Парижа. Onları buldum. Paris'in güneyinde saklanıyorlar.
Первая баптистская поместная церковь на Юге была основана в 1682 году в городе Чарльстон (Южная Каролина). Güney ABD "in en eski Baptist kilisesi olan İlk Baptist Kilisesi 1682" de Peder William Screven liderliğinde Charleston, Güney Karolina "da örgütlendi.
Это ведь где-то на юге Швеции? İsveç'in güneyinde kalıyor, değil mi?
Бадага - народ, проживающий на юге Индии в штате Тамилнад. Badagalar, Güney Hindistan'da yaşayan bir halkın adıdır.
Он ведь встретил ее на Юге Франции? Onu Güney Fransa'dan bulmuştu, değil mi?
Каода ? й () - синкретическая монотеистическая религия, основанная в 1926 году в городе Тэйнинь одноимённой провинции на юге Вьетнама. Kaodaizm veya Kaodaiizm (İng. Cao Đài), 1926'da resmen güney Vietnam'ın Tay Ninh şehrinde kurulmuş senkretik, tek tanrılı bir dindir.
Двое солдат покинули базу на юге Австралии. Güney Avustralyadaki üsten iki asker toz olmuş.
Исраил Цвайгенбаум родился на юге России, в Дербенте, в еврейской семье. Tsvaygenbaum Derbent, dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Güney Rusya şehrinde doğdu.
Одна установит периметр на юге города, вдруг она вернётся в лес. Ormana geri dönme ihtimaline karşı bir ekip kasabanın güney sınırına gidecek. Hâlâ...
Джейш Халид ибн аль-Валид (, "Армия Халид ибн аль-Валида") - вооруженная исламистская группировка, действующая на юге Сирии. Halid bin Velid Ordusu (), Suriye'nin güneyinde faaliyet gösteren cihatçı Selefi silahlı örgüt.
Эти кадры были сняты вчера днем в Бангалоре на юге Индии. Bu görüntü dün akşam Hindistan'ın güneyinde bir şehir olan Bangalore'da kaydedilmiş.
27 января 1868 обе армии сошлись у посёлков Тоба и Фусими на юге Киото. 27 Ocak 1868 günü Şogun yönetimine bağlı kuvvetler Kyoto "nun güneyindeki Toba ve Fushimi dolaylarında Chōshū ve Satsuma kuvvetlerine saldırır.
Да, Уайти ввел на юге наркотики. Evet, Whitey, Southie'ye uyuşturucu getirdi.
Зато я слышал разговоры о какой-то серьезной заварушке на юге. Ama güneyde büyük oyunların döndüğüne dair bir şeyler geldi kulağıma.
Вы знаете какая разница между торнадо и разводом на Юге? Bir hortum ile Güney'de yaşanan boşanmalar arasındaki fark nedir biliyormusunuz?
Гриммы на юге использовали её чтобы выманивать из болот чешуйчатых и отрубать им головы. Güneydeki Grimms bunu kullanıyordu. Bataklıklardan Galençidaları yemlemek için, Ve onları yakalayıp başlarını keserdi.
Согласно израильской армии, Бойцы Хезболлы запустили около ракет сегодня на израильские позиции на Юге. İsrail Ordusu'ndan yapılan açıklamaya göre Hizbullah savaşçıları tarafından güneydeki İsrail kuvvetlerinin üzerine on roket atıldı.
Танги сказал мне, что он находится в клинике где-то на юге. Evet, harikalar. Tanguy dedi ki, Güney'de bir yerde sağlık evindeymiş.
А вдруг на юге отсюда всюду титаны? Buradan güneye her yer Titan kaynıyor olabilir.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.