Sentence examples of "право выбора" in Russian

<>
Ничего особенного, предоставляю ему право выбора. Hiçbir şey. Sadece ona yeni seçenekler sunuyorum.
Чак, агенту ЦРУ не дано право выбора. Chuck, bir CIA ajanının seçme şansı yoktur.
Я продам тебе право выбора. Но это влетит тебе в копеечку. Sana bir seçenek sunacağım ama bu sana oldukça pahalıya mal olur.
13 июля 2010 года Энтони Морроу был обменен в "Нью-Джерси" за будущее право выбора во втором раунде драфта НБА. 13 Temmuz, 2010 tarihinde ikinci tur draft hakkı karşılığında New Jersey Nets takımına takas edildi.
Да, она особого выбора не оставляет. İnsana pek şans bırakmıyor, değil mi?
Однако министр объяснил, что это было сделано в целях обеспечения общественной безопасности и добавил, что медицинский персонал имеет право свободно выражать свое мнение. Ancak Bakan, bunun sadece kamu güvenliğini korumak amacıyla yapıldığını ve sağlık personelinin görüşlerini özgürce ifade etme hakkına sahip olduğuna dikkat çekti.
У тебя нет выбора, извини. Bu bir seçenek değil. Yapmak zorundasın.
Давайте не будем ограничивать это право спорами о том, можно ли сохранить местную киноиндустрию, если отказаться от ввоза индийских фильмов. Bu hakkı lütfen yerli sanayii kurtarmak için Hint filmlerinin ithali tartışmasıyla sınırlamayalım.
Именно поэтому я не даю вам выбора. Bu yüzden sana seçme şansı tanımıyorum zaten.
и (c) данное лицо имеет право быть избранным в парламент. (c) Parlamento üyesi olma vasfına sahip.
Ты не дала ему права выбора. Sen onun seçme şansını elinden alıyorsun.
Беженцы не имеют права работать, и очень немногие имеют право покидать лагерь. Mültecilerin çalışma izninin olmamasıyla birlikte çoğunun kamptan ayrılma hakkı da yok.
Так выбора ты мне не оставил. Tamam. Bana başka bir seçenek bırakmadın.
Я просто высказывал своё мнение, и у меня есть право публиковать фотографии в целях улучшения ситуации. Sadece kendimi özgürce ifade ediyordum ve durumu geliştirmek amacıyla fotoğraf yayınlama hakkım bulunmakta.
Но Шон не оставил мне выбора. Ama Shawn bana başka seçenek bırakmadı.
Народ имеет право знать правду. Halk gerçeği bilmeyi hak ediyor.
Он не оставил мне выбора. Bana bir tek seçenek bıraktı.
Она имеет право знать. Bunu bilmeye hakkı var.
У вас не будет права выбора ваших собственных врачей! Kendi doktorunuzu seçme şansınız olmayacak. - Hükümet zorlamasıyla...
Слушайте. Люди имеют право знать всё обо всех. İnsanların herkes hakkında her şeyi bilmeye hakları var.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.