Sentence examples of "право на" in Russian

<>
У людей есть право на самозащиту. Yani insanların kendini koruma hakkı var.
Он хотел стать журналистом, но его отец убедил его изучать право на Юридическом факультете Гарвардского университета, начиная с осени 1937 года. 1937 yılında bitirdi. Donovan bir gazeteci olmak istiyordu fakat babası onu hukuk okuması konusunda ikna etti ve 1937 sonbaharında Harvard Hukuk Okuluna
Было отменено право на апелляцию. Temyize gitme hakkı yok edildi.
Победитель провозглашается чемпионом Азии и получает право на участие в предстоящем Кубке конфедераций ФИФА. Kupayı alan takım Asya Şampiyonu ilan edilir ve FIFA Konfederasyonlar Kupası'na katılma hakkı kazanır.
Это открытые соревнования, каждый имеет право на участие. Bu açık bir turnuva, herkesin katılmaya hakkı var.
"" получил право на участие в стыковом матче УЕФА / КОНМЕБОЛ. "SSCB", UEFA / CONMEBOL Kıtalararası Baraj maçlarını oynama hakkı kazandı.
Да, право на молчание. Evet, sessiz kalma hakkı.
Хочу использовать право на телефонный звонок. Telefon görüşmesi yapma hakkımı kullanmak istiyorum.
Мы имеем право на звонок. Telefon görüşmesi yapma hakkımız var.
Я имею право на ошибку. Hata yapmaya hakkım var Nate!
У меня есть право на адвоката? Bir avukatla görüşme hakkım var mı?
Манёвр уклонения -- Право на борт. Kaçınma manevrası, sağa tam dümen.
вы имеете право на адвоката.. sorgulama sırasında avukat tutma hakkınız...
В смысле, неужели они не имеют право на личную жизнь? Yani, bu adamlar biraz da olsa gizliliği hak etmiyorlar mı?
У тебя есть право на присутствие адвоката, ясно? Sorgulama esnasında avukatla konuşma hakkına sahipsiniz, anlaşıldı mı?
Почему у тебя право на безопасность? Senin neden güvende olmaya hakkın var?
Использую своё право на объявление ограбления как действующего чемпиона. Geleneksel yürütmeyi duyurmayı çalışmak son şampiyon olarak benim hakkım.
Создать консорциум, скупить землю, получить право на добычу и выкопать эту руду. Uluslararası ticaret birliğinden arsayı satın alalım. Maden işletme hakkını güvenceye alıp, madeni çıkaralım.
Но я тоже имею право на счастье. Ama benim de mutlu olmaya hakkım var.
Дети имеют право на будущее. Çocuklarının bir gelecek hakları var.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.