Sentence examples of "этой грани" in Russian

<>
На этой грани живут Дэнсон и Хайсмит. İşte o çizgide Danson ve Highsmith yaşar.
Из этой грани в другую мы ищем проход. Buradan, tuvaldeki dünyaya açılan bir kapı arıyoruz.
Кондоры на грани вымирания. Akbabaların nesli tükenmek üzere.
Ты можешь добиться всего в этой жизни ", - тридцатилетняя мама, вытирая сопли своему девятилетнему сыну. Bu hayatta herhangi bir şeyi yapabilirsin. "- yaşlarında bir anne, yaşındaki oğlunun burnunu silerken.
Этот кризис держит мир на грани уничтожения. Bu kriz dünyayı bir felaketin sınırına getirdi.
Вслед за подобным успешным слётом, прошедшем в октябре года в Оахаке (Мексика), на этой встрече молодым индейским интернет - пользователям, занятым активным возрождением своих родных языков, вновь была предоставлена интерактивная площадка, где они смогли встретиться для обмена опытом и взаимообучения. Ekim ayında Oaxaca, Meksika'da düzenlenen benzer bir toplantının başarılı olmasının ardından bu etkinlik aktif olarak ana dillerini canlandıran genç yerli internet kullanıcılarının bir araya gelip birbirlerinden öğrenmeleri için etkileşimli bir alan oluşturdu.
Она на грани заполучения богатого молодого мужчины, Тупица вот он кто. Genç zengin bir adamı ele geçirmenin eşiğinde, ne mankafa bu arada.
(Автор благодарит Тана Уиши, аспиранта факультета социальных наук университета Хитоцубаши (одного из крупнейших университетов Токио), предоставившего информацию и интересные комментарии для этой статьи). (Yazar, Hitotsubashi Üniversitesinden sosyal bilimler doktora programı mezunu Tan Uichi'ye, bu yazı hakkında anahtar bilgiler ve yorumlar sağladığı için teşekkür eder).
Но примите совет, страна на грани катастрофы, и разговорами тут не поможешь. Fakat size tavsiyem şudur ki bu ülke uçurumun kenarında ve sözün işe yaramadığı zamanlardayız.
Возможность детей участвовать в этой деятельности - для них это не только умственный стимул, но и шанс общаться, обмениваться идеями, делиться опытом и взаимодействовать между собой, с людьми разных рас, пола, происхождения, экономического статуса и религиозных убеждений. Çocukların bu etkinlikteki tek fırsatları zihnen uyarılmak ve gelişmek değil, aynı zamanda fikir alışverişinde bulunup sentezlemek, farklı ırklardan, cinsiyetlerden, geçmişten, ekonomik sınıflardan ve dini inançlardan çocuklarla deneyimlerini paylaşmak ve birbirleriyle etkileşime geçmektir.
Уже правительств заявили, что они в крупномасштабном кризисе на грани коллапса. Şimdiden hükümetin büyük kriz içerisinde ve bazılarının da çöküşün eşiğinde olduğu söyleniyor.
Только на этой неделе ИГИЛ опубликовал видео с казнью сирийцев ЗА ОДИН РАЗ Bu hafta, IŞİD tek seferde Suriyeli'nin kafa kesimi videosunu paylaştı.
Если ты хочешь "на грани", он будет сенатором или губернатором однажды. "Tehlikenin eşiğinde" kısmını istiyorsan bu adam günün birinde senatör veya vali olacak.
Еще одна кампания, которая была начата этой осенью, пытается убедить депутатов внедрить более жестокие наказания за похищение невест. Bu yılın sonbahar aylarında, Kırgızistan milletvekillerini kız - kaçırma'ya karşı cezaların geliştirilmesi konusunda ikna etmeyi amaçlayan yeni bir kampanya başlatıldı.
Человечество на грани вымирания... İnsanlığın sonu gelmek üzere.
Global Voices надеются продолжить развитие этой инициативы в других странах региона, способствуя сотрудничеству активистов с локальными организациями, разделяющими их цели и готовыми содействовать им в их работе. Global Voices bu çatıştay türünün diğer ülkelerde ve bölgelerde genç dijital aktivistlerin çalışmalarını ileri götürmeye dayalı ortak görev edinen yerel organizasyonlarla ortaklıklar kurmak umudunda.
Из-за невыгодных инвестиций он на грани краха. Berbat. Birkaç kötü yatırım batmanın eşiğine getirmiş.
Вот несколько фотографий из этой коллекции: Aşağıda bu koleksiyondan seçmeler bulunmakta.
Человечество довело китов до грани вымирания. İnsanoğlu balinaları avlayarak tükenmenin eşiğine getirmiştir.
Раньше я не писала короткие рассказы, а приз побудил меня приглядеться к этой форме более серьёзно. Kısa hikayeler yazmıyordum, ödül bu yazım biçime daha ciddi bakmam konusunda beni teşvik etti.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.