Sentence examples of "этот провод" in Russian

<>
Ну, этот провод попробуй. Bir de şu kabloyu dene.
А теперь красные кусачки и отведи красный провод в сторону. Şimdi kırmızı saplı penseyi al ve şu kırmızı teli kes.
Также, когда я делал этот снимок, горели поля, так как фермеры очищали землю. Ayrıca bu görüntüyü yakaladığımda çiftçiler araziyi temizlerken tarla ateş içindeydi.
Она тянет красный провод. Kırmızı kablolardan birini çıkartıyormuş.
Дорогие таджики Москвы, записывайте этот тягостный процесс и отправляйте СМИ. Lütfen bu meşakatli süreci kayıt altına alın ve basına yollayın.
Я перерезал провод своего аппарата, знаете? Lvad kablosunu kendim kestim, tamam mı?
Учитывая этот контекст, не удивительно, что история - летнего таджикского мигранта, умершего рано утром апреля после завершения сложного процесса получения патента на работу в миграционном центре рядом с Москвой, нашла глубокий отклик у пользователей социальных медиа в стране Bu durumda, yaşındaki Tacik göçmeninin Moskova'nın hemen dışındaki göçmen bürosundan çalışma izni için zorlu süreci tamamladıktan kısa süre sonra Nisan gününün erken saatlerinde ölümünün ülke çapındaki sosyal medya kullanıcıları tarafından yankılanma hikayesi şaşırtmadı.
Красный провод, синий провод. Sen son umudumuzsun. Kırmızı kablo.
Организаторы шахматного турнира якобы назвали этот наряд соблазнительным. İddialara göre bu elbise satranç turnuvasının yöneticileri tarafından kışkırtıcı addedilmiş.
По словам специалистов, на месте каждый провод, кроме этого желтого. Şey, elimdeki şemaya göre bu sarı kablo hariç her şey uyumlu.
Я хотел перенести этот способ мышления на фотографии и начал свой проект "Календарь миниатюр". Bu fotoğraflar öncelikle, günlük gereksinimlerle çevrili diorama tarzı figürleri resmediyor.
Надо провести главный провод. Hala gövdeye götürmemiz gerekiyor.
Этот инцидент оставил её крайне обеспокоенной и смущенной. Bu olay onu son derece rahatsız etti ve utandırdı.
Нет, зеленый провод к другому зеленому проводу. Hayır, yeşil kablo diğer yeşil kabloya bağlanıyor.
За последние четыре года количество беженцев в Бразилии выросло на%. Этот факт вызвал у населения Бразилии как удивление, так и дискриминационные настроения. Son dört yılda Brezilya'da bulunan mültecilerin sayısı %00 oranında arttı ve bu durum Brezilyalı nüfus arasında hem merak hem de ayrımcılığa yol açtı.
Провод зашёл слишком глубоко. Tel gelişmiş çok derin.
Я надеюсь, что каждый, кто увидит мой проект, сможет понять, насколько страна влюблена в баскетбол и насколько глубоко укоренился этот вид спорта в местной культуре. Umuyorum ki projemi gören herkes bu ülkenin basketbol konusunda ne denli tutku sahibi olduğunu ve yerel kültürde sporun ne kadar derin bir yer aldığını anlayacaktır.
Режь красный провод, Чак! Kırmızı kabloyu kes, Chuck.
Понимаете, если бы не этот паспорт, меня бы не отбирали, на удивление совершенно случайно, для дополнительной проверки во всех аэропортах, в которых я когда - либо была. Bu pasaportum olmasaydı, şimdiye kadar geçtiğim tüm hava alanlarında rastgele seçim ile kimse tesadüfen beni soruşturmaya seçmezdi.
Ваши ребята резали провод? Askerlerin kabloyu kesti mi?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.