Sentence examples of "Bir Kızılderili" in Turkish

<>
Bir Kızılderili bile orada iz süremez. Даже индеец не найдёт там следов.
Az önce bir kızılderili gördüm yüzü ateş kırmızısıydı. Я видел маленького индейца Лицо красно как огонь.
Buraya vahşi bir kızılderili gibi giriyorsun. Ворвался сюда, как дикий индеец.
Sanırım o hanım Yahudi bir Kızılderili. Я думаю она - индейская еврейка.
Şimdi, ne zaman bir kızılderili kız hamile kalsa, ona kürtaj öneriyorlar. А теперь, когда индейская девочка забеременеет, они советуют ей сделать аборт.
Bir Kızılderili Rob'a saldırdı. На Роба индеец напал.
Ve hayalimde, bir Kızılderili şef bana "Izzy dans etmek ister misin?" А в моих фантазиях он был индейским вождём, и он сказал бы мне:
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
"Kızılderili konseyi" demek gücendirici değil. "Индейский совет" не прозвучит оскорбительно?
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
O şeytan Kızılderili Joe, eğer biz onu ispiyonlarsak hiç düşünmeden bizi bir çift kedi gibi boğacaktır. Этот индеец Джо глазом не моргнёт, утопит нас как двух котят, если мы кому-то расскажем.
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
Bu dağ çocuklarının içlerinde Kızılderili kanı taşıdığını duydum. Я слышал, у этих горцев индейская кровь.
Artık herhangi bir sağlık çalışanının, üst düzey yöneticinin, yönetimin ve yönetim kurulunun; sağlık konularında herhangi bir medya aracına bilgi erişimi sağlamaması talimatını veriyorum. Настоящим я предписываю и отдаю распоряжение о том, что ни один сотрудник или руководитель учреждений здравоохранения не должен предоставлять средствам массовой информации любого рода какую - либо информацию по вопросам здравоохранения.
Bu kızılderili seni kaçırdı. Этот Зек тебя похитил.
Hindu filmlerden nefret ettiğim için değil ama, hükümet ölen bir sanayii kurtarmak için aldığı bu karardan hemen dönmeli! Только не ненавистные фильмы на языке хинди, сейчас правительство должно отступить от такого позорного решения, которое приняло, чтобы спасти умирающую индустрию.?
Bana Kızılderili gibi göründü. А похож на индейца.
Porto, Portekiz'deki diğer şehirlerden daha hızlı bir şekilde bir hayalet şehre dönüşüyordu. Однако у города была и темная сторона, которую я обнаружил только на следующий день моего пребывания в нем.
Kendime bir yaşlı bir de genç Kızılderili kadın edindim. Ага, у меня есть молодая и старая скво.
Ama amaçlarının "şehrin harabe olduğunu ama güzel bir harabe olduğunu" göstermek olduğunu da ekliyorlar. Далее они объясняют, что их цель "показать город, который, несмотря на руины, представляет собой прекрасные руины":
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.