Sentence examples of "Düşmanca bir" in Turkish

<>
Bunlar Bayan Higgins'in düşmanca bir çalışma ortamında bulunduğunu açıkça gösteriyor. Они показывают, что на госпожу Хиггинс воздействовало негативное окружение.
"Joe, burada düşmanca bir çalışma ortamı yaratıyorlar. "Джо, они создают враждебную обстановку на работе.
Düşmanca bir ortam da cabası. Которые приводят к враждебной обстановке.
Arada fark var. -Bunu biliyorum. Düşmanca bir notayla başlamamıza gerek yok. Я знаю это, но мы не должны начинать на враждебной ноте.
Kısasa kısas ve Düşmanca bir çalışma ortamı. Quid Pro Quo и Враждебное Рабочее Окружение.
Çok düşmanca bir iş ortamı burası. Это враждебная обстановка на рабочем месте!
Düşmanca bir tavır, değil mi? Звучит враждебно, не так ли?
Gerçekten düşmanca bir dünya. Это поистине враждебный мир.
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Rusya'daki toplumsal davranış genellikle Orta Asya ve Kafkaslar'dan gelen göçmenlere karşı düşmanca. Общественное мнение в России часто враждебно по отношению к мигрантам из Центральной Азии и с Кавказа.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
Ve bu biraz düşmanca olabilir. И это может быть агрессивно.
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
Buttons da, düşmanca tavırları yüzünden, Lisa'yı kovmamı istiyor. Баттонс хочет, чтобы я уволил Лизу за ее враждебность.
Artık herhangi bir sağlık çalışanının, üst düzey yöneticinin, yönetimin ve yönetim kurulunun; sağlık konularında herhangi bir medya aracına bilgi erişimi sağlamaması talimatını veriyorum. Настоящим я предписываю и отдаю распоряжение о том, что ни один сотрудник или руководитель учреждений здравоохранения не должен предоставлять средствам массовой информации любого рода какую - либо информацию по вопросам здравоохранения.
King düşmanca tavır sergiliyor gibi. По-моему, звучит немного враждебно.
Hindu filmlerden nefret ettiğim için değil ama, hükümet ölen bir sanayii kurtarmak için aldığı bu karardan hemen dönmeli! Только не ненавистные фильмы на языке хинди, сейчас правительство должно отступить от такого позорного решения, которое приняло, чтобы спасти умирающую индустрию.?
Marku bu çok düşmanca. Марку, как враждебно.
Porto, Portekiz'deki diğer şehirlerden daha hızlı bir şekilde bir hayalet şehre dönüşüyordu. Однако у города была и темная сторона, которую я обнаружил только на следующий день моего пребывания в нем.
Hükümetin düşmanca davrandığını ve sabotaj tehlikesi olduğunu iddia ediyorlar. Они ссылаются на враждебность правительства и опасность дальнейшего саботажа.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.