Sentence examples of "canlı" in Turkish

<>
Kendimi böyle havalı ve canlı hissetmeye devam mı ederim yoksa? Я буду продолжать чувствовать себя таким невероятно живым и счастливым!
Bu kadını canlı görmek için tek şansın var. У тебя есть шанс увидеть эту женщину живой.
Vücut darbeleri ve çığlıktan sürekli olarak kaçınmak için sivrisinekler tarafından yavaşça canlı canlı yenmek. Медленно заживо поедаемый москитами, с постоянным рефреном из ударов по телу и криков.
Ama buradan canlı çıkmamamızın bir yolu yok. Но нет способа нам выбраться отсюда живыми.
Gerçek, canlı bir kıza ihtiyacı olan kim? Кому нужна настоящая, живая девушка, правда?
Hepimiz TV'de canlı yayında bir uzaylı gördük. Мы все видели живого пришельца по телевидению.
Ödül töreni, ABC televizyon kanalı tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde canlı yayınlandı. Церемония транслировалась в прямом эфире на канале ABC, её ведущим впервые выступил комик Джимми Киммел.
Hayır, olay yerinde bir delil ve canlı tanık bırakmadılar. Нет. На месте преступления ни улик, ни живых свидетелей.
Seni canlı çalarken görmek istiyorum, yani-- şov demiyorsunuz, değil mi buna? Хочу послушать твою игру живьем, это же не шоу называется, нет?
Dur, rüyanda Shaw'ın canlı olduğunu mu gördün? Подожди, тебе приснилось, что Шоу жив?
Kahve ve canlı seks şov. Кофе и живое секс шоу.
Ve bütün canlı varlıklar, büyük ve küçük... А все живые существа, большие и маленькие...
Bir bilim insanı olarak muhtemelen yaptığım en çarpıcı ve zorlu işti. Kendimi hiç öyle canlı hissetmemiştim. Для меня, как для учёного, это была самая значительная и сложная работа в жизни.
Bugüne kadar canlı kalmanın sebebi de bu zaten. И только поэтому ты жива до сих пор.
Onu canlı tut Ajan Warren. Neye mal olursa olsun. Он должен жить, агент Уоррен, любой ценой.
Bizden biri canlı yayını görmüş. Наш человек увидел прямой эфир.
Ronan ve Liam canlı bir yayın yapıyorlardı. Ронан и Лайам были в прямом эфире.
Eğer canlı şeyler resim olabiliyorsa, belki de resimler de canlı olabilir. Если живые существа становятся рисунками, может, рисунки тоже могут ожить.
Eğer bir canlı acı çekiyorsa, bu acıyı dikkate almayı reddedecek ahlaki bir açıklama olamaz. Если существо страдает не может быть никаких моральных оправданий отказу принимать во внимание его страдание.
Ben April O 'Neil, babamın laboratuvarından canlı yayındayım. Эйприл О 'Нил, в эфире из папиной лаборатории.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.