Sentence examples of "diye bir" in Turkish

<>
Norm diye bir şey yoktur! Нет никаких норм!
yüzyıldayız Bay Fox artık dünyada sır diye bir şey yok. Сейчас век, мистер Фокс. В мире не осталось секретов.
Kim daha yavaş ölecek diye bir yarışma yapmıyoruz burada. Это вовсе не соревнование, кто может умереть медленней!
Destek diye bir şey duymadın mı hiç? Ты знаешь о такой штуке как подкрепление?
Bu adam icat edene dek Hepatit V diye bir şey yoktu. Гепатит Ви не существовал, пока его не создал этот человек.
Benim endişeme göre ortak zemin diye bir şey yok. Компромисса здесь быть не может, таково мое мнение.
Asla. Evde misin diye bir bakayım dedim. Я заскочила узнать, дома ли ты.
Jabberwocky projesi diye bir şey yok. Нет никакого проекта "Бармаглот".
Burada hala geçerli mi diye bir sorarım. Проверю, в силе ли он здесь.
Oraya gidip, birkaç kişiyle konuşup saklandığı yerden çıkarabilecek miyiz diye bir bakacağız. Посмотрим что там, поговорим с людьми, может, удастся что-то выяснить.
Talia onu haftalarca orada tuttu sonra biz ortaya çıktık diye bir anda kendine mi geldi? Он был у Талии недели и неожиданно она его оставляет, как только мы появились?
Kapı çalma diye bir şey var, haberin var mı? Существует такая вещь, знаешь? Называется "стучать".
Görünmez güç kalkanı diye bir şey yok çizgi romanlar dışında. Невидимые защитные поля бывают разве что в комиксах, правда?
Birincisi, bir hasta ameliyat geçirdikten sonra rutin diye bir şeyden söz edilemez. Во-первых, не может быть ничего обычного после того, как пациента прооперировали.
Sana bir şey sorayım. Şans ya da kader diye bir şey yoktur, değil mi? До этого я вас спрашивал, существует или нет судьба, предназначение и все такое.
Dorothy diye bir hastam var, doksan iki yaşında. У меня есть пациентка по имени Дороти. Ей года.
Yapma ama. Evlat edinme diye bir şey duymadın mı? Да бросьте, вы никогда не слышали об усыновлении?
Ama bedava meme diye bir şey yok. И все. Но халявных сисек не бывает!
Kime "öcü diye bir şey yoktur" deriz. Кому мы говорим, что никаких монстров не существует?
Mahalle barbarı komşularımı tedirgin ettiği sürece bende mahremiyet diye bir şey kalmayacak. Пока районный вандал держит моих соседей начеку, уединение мне не светит.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.