Sentence examples of "kısmını" in Turkish

<>
Başkan Kinsey kasetin bu kısmını gördüğünde pek mutlu olmamıştı. Президент Кинси смеялся, когда смотрел эту часть кассеты.
Sana en iyi kısmını göstermek istiyorum. Хочу показать тебе самую лучшую часть.
Hatta bazen bir kısmını da polise veriyor. Иногда он даже платит немного денег полицейскому.
Vatikan için altın topluyorlarmış, ama aç gözlülük araya girmiş, ve kilise altınlarının bir kısmını kendilerine saklamışlar. Они собирали деньги для Ватикана, но жадность им помешала. И они сохранили немного церковного золота у себя.
En azından, ben, biyoloji bilgimin bir kısmını atmak zorunda değilim. По крайней мере, мне не придется выкинуть половину известной мне биологии.
Sen hikâyenin sadece bir kısmını duydun. Ты слышишь только одну сторону истории.
Staj programına kaydolman gerekecek, lise tecrübelerinin büyük bir kısmını feda ediyor olacaksın. Тебе нужно будет записаться на стажировку. Ты пожертвуешь большей частью своей школьной жизни.
Zemin katın bu kısmını Anna için yapmasında babama yardım etmiştim. Я помог отцу оборудовать эту часть подвала специально для неё.
Ama kârının büyük kısmını para aklamakla yapmış. - Yardımseverlik kısmını açıkla. Но главную часть своих доходов по слухам он получал от отмывания денег.
Tahtını terk etti, İngiltere'den kaçtı ve İngiliz büyüsünün en değerli kısmını da yanında götürdü. Он оставил трон, исчез из Англии и забрал с собой лучшую часть английской магии.
Tabii ki eğer bana söylemek istersen. Biliyorsun, dinlemek işimin büyük kısmını oluşturuyor. Хотя, если вы захотите рассказать, готовность выслушать - часть моей работы.
Odell çocukluğunun bir kısmını babasının işi dolayısıyla Yeni Zelanda da geçirdi. Из-за работы отца часть детства провёл в Новой Зеландии.
Ben anlaşmanın bana kalan kısmını yaptım hatta hayatını bile kurtardım. Я выполнил свою часть сделки. Я даже спас тебе жизнь.
Gücün yalnızca ufak bir kısmını kullanmaya çalıştık ve şu an daha da dengesiz bir durumda. Мы пытались использовать лишь часть сил и сделав это ещё раз, будет только хуже.
İnsan deneyleri modern tıbbın önemli bir kısmını oluşturuyor. Человеческие испытания являются жизненно важным часть современной медицины.
Ben de buradan soruşturmanın siber kısmını yürüteceğim. Я буду отсюда вести компьютерную часть расследования.
Evet ve bu da hayatım problemin bir kısmını oluşturuyor, tamam mı? Да, и это, дорогая моя, часть проблемы, понятно?
Sen ve ejderhalarsa geleceğimizin büyük bir kısmını oluşturuyorsunuz. Ты и драконы - большая часть нашего будущего.
Berkeley, Brooklyn, New York'ta doğdu ama New Jersey'de hayatının büyük kısmını yaşamıştır. Беркли родился в Бруклине, штат Нью-Йорк, но прожил большую часть своей жизни в Нью-Джерси.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.