Sentence examples of "yaşamak" in Turkish with translation "жить"

<>
O, o kadının ölümüyle yaşamak zorunda kalmış. Ему пришлось жить, со смертью этой девушки.
Ben de senin gibi boynumda tasma olmadan yaşamak istiyorum. Я хочу жить, как ты живёшь. Без ошейника.
Sadece yaşamak da değil mücadele etmek için. И не просто жить, а бороться.
Bilinir ve gelişebilir ama bir insanın başka bir insanı öldürmesini bilerek yaşamak farklı bir şey. Оно может быть улучшено или отточено, но способность жить убивая других, это врожденное.
Bunda benim de payım var ve bu yükle yaşamak zorundayım. Я к этому причастен. И мне придется с этим жить.
Sanırım Tom'la Boston'da yaşamak istiyorsun. Полагаю, ты хочешь жить с Томом в Бостоне.
Evet, öyle. Yani her şey var Fiziksel düzlemde yaşamak için. Значит, на физическом уровне тебе есть, ради чего жить.
Biliyorum bazen o başlığın altında yaşamak daha kolay. Я знаю, иногда проще жить под капюшоном.
Sahildeki şişman domuzun saygı duyulan biri olduğu dünyada neden yaşamak isteyesin? Зачем ты хочешь жить в мире, где уважают таких ублюдков?
Ağaçlar buraya dönecek yeniden, yaşamak için. Деревья вернутся и снова будут здесь жить.
Orta görünümlü biri olarak yaşamak tuhaf bir şey. Очень странно жить, будучи мужиком средней внешности.
Ayrı yaşamak çözüm değil, tam tersi bir sorun. Жить по отдельности не решение вопроса: это угроза.
Korku ve arzu içinde yaşamak berbat bir şey, değil mi? Это ужасно, разве нет? Жить в нужде и страхе.
Daha iyi yaşamak, şu anda zevkini çıkardığınız ve benim vazgeçmeye niyetim olmayan şeylere sahip olmak için. Чтобы жить лучше, наслаждаться жизнью, приобрести этот тонкий вкус, от которого будет нелегко отказаться.
Biri, yaşamak istediğin için ve diğeri de, ölmek istediğin için olabilir mi? Первое, потому что хочешь жить, или второе, потому что хочешь погибнуть?
Tekrar Kardasya yönetimi altında yaşamak mı istiyorsunuz? Вы хотите снова жить под кардассианским правлением?
Yaşamak istiyorsan, onu yakalamamıza yardım etmelisin. Хочешь жить, помоги нам поймать его.
Ben sadece hayatımı yaşamak istiyorum, Millie. Хочу просто жить своей жизнью, Милли.
Dünyadaki en zengin adamla birlikte yaşamak mı? Жить у самого богатого человека в мире?
Kaderde bu sefil dünyada sonsuza kadar yaşamak varmış. Я обречён жить вечно на этой паршивой земле.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.