Sentence examples of "zorunda kalıyorum" in Turkish

<>
Duşumu gözüm kapalı almak zorunda kalıyorum. В душ хожу с закрытыми глазами.
Ben de onları getirtmek zorunda kalıyorum. Ну их же приходится доставлять самолетом.
Şimdi her pazar günleri, mutfakta oturmak zorunda kalıyorum. Теперь я должна сидеть на кухне каждое чертово воскресенье.
Başkalarının çocuklarıyla ilgilenmek zorunda kalıyorum. Мне приходится воспитывать чужих детей.
Posta kutuma ulaşmak için meme ucumun sıkılmasına göz yummak zorunda kalıyorum. Мне приходится терпеть щипки за сосок даже чтобы просто почту забрать.
Sonra tekrar yıkamak zorunda kalıyorum. Поэтому приходится делать это снова.
ETF ile araya girmek zorunda kalıyorum ama sen bana doğruyu söylemiyorsun. Я должен ходатайствовать ETF, но вы не рассказываете мне правды.
Bu ailede her işi ben yapmak zorunda kalıyorum. Вечно в этой семье все приходится делать самой.
Afgan büyümek bir parti olduğunda milyonlarca insana selam vermek zorunda kalmaktır. Когда ты должен сказать привет миллиону человек в начале вечеринки
Beni ve Griffy ve sadece burada kalıyorum. А мы с Гриффи просто тут живём.
Şehrin kenar mahallelerinden şehir merkezine giden banliyö çalışanları kapatılan yollar yüzünden gidecekleri yere ulaşmak için iki - üç kilometre yürümek zorunda kaldılar. Водители, совершающие поездки с окраин города до центра, из - за перекрытых дорог должны пешком пройти - километра, чтобы добраться до пункта назначения.
Ben kalıyorum, Kumandan. Я остаюсь, командующий.
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Ben sadece burada geçici kalıyorum. И я временно живу здесь.
Bazen polis tarafından durduruluyor, tutuklanmamak için onlara rüşvet vermek zorunda kalıyor. Он часто сталкивается с полицией, которой ему приходится давать взятки, чтобы избежать ареста.
Sevgilim, geç kalıyorum. Дорогая, я опоздаю.
Bedenin göçmen bürosundan taşındığı Moskova'daki Botkin morguna neredeyse $ ödemek zorunda kaldıklarını öne sürdüler. Они заявили, что должны были заплатить почти долларов США за услуги морга Боткинской больницы в Москве, куда было перевезено тело из миграционного центра.
Ben kalıyorum, hayatım. Я остаюсь, милый.
ve bana birşey ödemek zorunda değilsin. И вам не нужно платить мне.
Sen kalsan da kalmasan da ben kalıyorum. Я остаюсь с тобой или без тебя.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.