Sentence examples of "neredeyse hiç" in Turkish

<>
Ya çok mürekkepliler, ya da neredeyse hiç yok. Здесь либо слишком много чернил, либо слишком мало.
Bu bize neredeyse hiç bir şey anlatmıyor. Это не говорит нам ни о чем.
Polisten neredeyse hiç yardım almadık. А полиция практически отказывается помочь.
Bizim büyüklüğümüzdeki diğer ofislerden daha çok tutuklama yapıyoruz her yıl bütçenin altında kalıyoruz, neredeyse hiç olay yok. Первые по арестам среди отделений нашего размера, не выходим из бюджета каждый год, почти никаких авралов.
Şimdi neredeyse hiç açlık hissetmiyorum. Я почти не чувствую голода!
DNA'ya dair kanıt bulunmayan davaları neredeyse hiç üstlenmiyorlar. - Senin davanda da hiç yok. Они редко берут дела без новых улик с ДНК, а в вашем их нет.
Üç yılımı Trill üyesi olarak geçirdim ve tüm o süre boyunca tesisten neredeyse hiç ayrılmadım. Я провела три года как посвященный и за все это время едва ли покидала здание.
Onu neredeyse hiç tanımamış. Она едва его знала.
Neredeyse hiç doğru şeyi söylemiyor ve muhtemelen osuruyor da. Говорит невпопад, и, вероятно, портит воздух.
Dünyanın düşük çekim gücü sebebiyle gaz hidrojenimiz, uzaya sızıp gitmiş, neredeyse hiç kalmamış. Из-за низкой гравитации Земли почти весь газообразный водород рассеялся в космосе. Не осталось почти ничего.
Beni neredeyse hiç tanımıyor. Он едва меня знает.
Kocayemiş ağacından bir kabuk; bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. Кора земляничного дерева, которое почти не встретишь на восточном побережье, но эту кору сняли недавно.
Bak, neredeyse hiç biri kalmadı. Видишь, здесь их уже нет.
Adamdan neredeyse hiç bir şey kalmamış. От этого парня мало что осталось.
kanal neredeyse hiç çekmiyor. Четвертый канал не ловится.
Son sınıf bitmek üzereydi ve Margo'yla neredeyse hiç konuşmuyorduk. К концу выпускного класса мы с Марго едва общались.
Şimdiye kadar suçluluğunu neredeyse hiç kimse ortaya çıkaramıyordu. Похоже никто не сможет привести виновных к ответственности.
Neredeyse hiç derisi yok gibiydi ama ağzı kocamandı. Лицо почти без кожи, и рот большой.
Olaya dönelim. Polis yalap şalap çalıştığı için neredeyse hiç adli tıp kanıtı yok. В котором, из-за очень плохой работы полиции, почти нет вещественных доказательств.
Onu artık neredeyse hiç görmüyorum. Я его почти не вижу.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.