Beispiele für die Verwendung von "Şehri" im Türkischen

<>
Yasa dışı sitelerin sanal şehri, istediğin her şey isimsiz bir şekilde alabilirsin. Виртуальный город нелегальных сайтов, где все что угодно может быть куплено анонимно.
Cevap, "Bir yolculuk planlamıyordum" mu, yoksa "evet, şehri terk edecektim" mi? Ответ "нет, вы не планировали поездку" Или "да, вы уезжаете из города?"
Eddie, sen de Flash da bu şehri korumaya çalışıyorsunuz. Эдди, вы с Флешем оба хотите защитить этот город.
Gece saatlerinde, bu şehri dolanan benim ayakkabı sayımdan daha çok kız arkadaşı olan. Он носится по городу ночами напролёт, подружек больше, чем у меня обуви.
Dünyanın en güzel şehri için yeni bir gün. Это новый день в лучшем городе на земле.
Ama şu anda, Divan şehri yok edebilecek bir silah hazırlıyor. Но Суд прямо сейчас готовит оружие, способное разрушить весь город.
Bu yerin adı Ölülerin Şehri. Это место называют Городом Мертвых.
Umarım Mel ve Linz düğünden önce şehri terk etmezler. Надеюсь, Мел и Линц не уедут до свадьбы.
Şehri ve ortaklarını dolandırmış ve yanında çalışanları. Обманывал город, партнёров и своих служащих.
Yalnız, Doktor McKay az önce bana şehri kurtarmak için bir planınız olduğunu söyledi. Да. Однако, доктор МакКей недавно поделился со мной планом действий по спасению города.
Planım, yabancı operatörlerin o kitabı aramak için düzenleyeceği saldırıyla, şehri yerle bir etmesini önlemek. Мой план в том, чтобы не дать иностранным шпионам разорвать этот город из-за этой книжки.
Genç kızların taşıdığı bir veba, şehri tehdit ediyor. Чума, которую переносят маленькие девочки, угрожает городу.
Bu vidyoda ise Dünya'nın en büyük şehri, Tokyo'nun kalbinde gündelik yaşama tanık oluyoruz. На этом видео мы можем на мгновение погрузиться в ежедневную жизнь в сердце Токио, самом большом городе в мире.
Şehri eski haline getirmek istiyorum. Ama bunu yardımın olmadan yapamam. Сделать город прежним, но не смогу без вашей помощи.
Konu şu ki, Queen Consolidated'ı ve şehri yeniden inşa etme planımın temel taşı bu. Суть в том, что это основополагающая моего плана по возрождению Корпорации Квин и города.
Bu şehri önemsiyorum ve sen de burayı daha iyi bir yer yapmak için fazladan mesai yapıyorsun. Мне не безразличен этот город, и и ты работаешь вдвойне чтобы сделать его прекрасным местом.
Meleklere karşı olan savaşında bu şehri korumak ve tavsiyelerde bulunmak. Защита и помощь этому городу во время войны против ангелов.
Kurkuas başarısını 936 yılında Samosata bölgesini dize getirerek devam ettirdi ve şehri yerle bir etti. Куркуас продолжил развитие успеха, подчинив части самосатской области в 936 году, а затем разрушил город до основания.
Peki, ben bütün şehri tedavi etmek için hazır değilim. Ну, я не готова, для лечения целого города.
Hayatta bir amaç bulmama yardım etti: Bu şehri herkes için daha iyi bir haline getirmek. Он помог мне найти смысл моей жизни, чтобы сделать этот город лучшим местом для всех.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.