Beispiele für die Verwendung von "şeyleri fark" im Türkischen

<>
Kaçak bir yaşam sürüyorsanız böyle şeyleri fark edersiniz. Когда ты в бегах, замечаешь такие вещи.
Sen feda ettiğin şeyleri fark etmeye yetecek kadar yaşamadın. Ты еще мало жил, чтобы понять чем жертвуешь.
Seni davet ederek, elde edilecek şeyleri fark ettim. Я понял, чего можно достичь, пригласив тебя.
Böyle şeyleri de nereden okudun? Где вы читали эти вещи?
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Cherry bu tip şeyleri umursamaz. Черри не интересуют подобные вещи.
Kimse fark etmeyecekti, zaten sayısız yalnız eylemci geçen ay içinde Moskova'da "sessiz sedasız" gözaltına alındı. Этого никто и не заметил бы, сколько таких пикетчиков только за последний месяц повязали в центре города "без шума и пыли".
Bazı şeyleri düşünmek istiyorum. Мне нужно кое-что обдумать.
Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. Если бы не мой сирийский паспорт, я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него.
İlk olarak buradaki şeyleri dışarı çıkartalım. Мы непременно уберём все эти вещи.
"Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.." "Я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него".
Burada kurallar, yaşamak için adapte olma yöntemleri var. Bazı şeyleri değiştirmek çok zor. Тут другие правила, жизнь подчинена своим законам, и изменить что-то крайне трудно.
Ama şu an, artık makul bir seçeneğin kalmadığını fark ettim. Но сейчас я понял, что у меня больше нет вариантов.
Ben baharatlı şeyleri severim. Я люблю острые штуки.
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Bir şeyleri daha iyi anlayabilmek için sorular sorarız. Мы задаем вопросы чтобы лучше понимать некоторые вещи.
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. Единственная разница была в деталях предстоящей катастрофы.
Bu tür şeyleri kaydeder misiniz? Вы ведете записи таких вещей?
Bir sey fark ettim. Я вдруг кое-что понял.
Stewart, ağzının bir şeyleri çıkarmaktan ziyade bir şeyleri içine almada daha iyi olduğunu düşünüyorum. Стюарт, я думаю, твой рот лучше получает вещи, чем отрыгивает их наружу.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.