Beispiele für die Verwendung von "biliyordu" im Türkischen mit Übersetzung "знал"

<>
Perez Goetz'in sevgilisiymiş, herhalde çok şey biliyordu. Перес был любовником Гётца он наверняка что-то знал.
Herkesin korkunç biri olduğumu düşündüğünü kim biliyordu? Kaybedersem ne olacak? Кто знал, что все думают, что я ужасный человек?
Damon beni kızdırmak için ne yapacağını çok iyi biliyordu. Деймон отлично знал, как вывести меня из себя.
Scott DNA sonuçlarını, onlar sızdırmadan önce biliyordu. Скотт знал о результатах анализа ДНК до утечки.
Kim Vallance'ı öldürmeye çalışıyorsa onun sorumlu olduğunu biliyordu ölümlerden. Убийца знал, что Валланс был ответственен за смерти.
Müvekkiliniz Sırp arkadaşlarının eroine çok para ödediklerini biliyordu ve ihtiyaçlarını karşılamak için her yola başvuruyordu. Ваш клиент знал, что сербы дорого заплатят за героин, поэтому постарался им угодить.
Tanrının, inancı sayesinde onu yanına kabul edeceğini biliyordu. Он знал, Бог примет его за его веру.
Bir kez daha, beni tam olarak nerede bulacağını biliyordu. Ну вот, он снова знал где точно меня найти.
"Gazeteci" Hubbard, başından beri insanların bu danışmanlık için hemen para vereceğini biliyordu. С самого начала Хаббард знал, что люди будут платить за его консультации с готовностью.
O bir pislikti ve bunu biliyordu. Он был дерьмом и знал это.
Fakat babam iyi bir at için iyi bir aygır kadar iyi bir kısrağın da olması gerektiğini biliyordu. Но отец знал, что лучшие лошади - это заслуга не только жеребцов, но и кобыл.
Calvin hesapta ne kadar para olduğunu biliyordu. Келвин знал, сколько денег на счету.
Archie, Henry'nin köpeği ne kadar sevdiğini biliyordu. Арчи знал, как Генри любит эту собаку.
Ya o kadar alışmıştı ki artık umursamıyordu, ya da zincirlerini yakında koparacağını biliyordu. Это значило, что он или привык или знал что скоро сбросит эти узы.
O biri senin Memur Pinkney'i ziyaret edeceğini de mi biliyordu? И этот кто-то знал что ты посетишь Офицера Пинки сегодня?
Boone, kendi ayak takımı milis gücünün ordu karşısında hiç şansı olmadığını biliyordu. Бун знал, что у его людей нет никаких шансов против их армий.
Hub biliyordu ki o ve Yasemin sonsuza dek kaçamazlardı, er ya da geç şansları bitecekti. Хаб знал, что они не смогут прятаться вечно. Рано или поздно удача отвернется от них.
Bu durumun, kanalın ilkelerine ve çıkarlarına aykırı olduğunu biliyordu. Он знал, что это против желаний и интересов канала.
O, kelimelerin efendisi gibiydi, ve benim şair olmadığımı da biliyordu. Он был мастером слова и знал, что я далеко не поэт.
Sanırım Louis en başından beri her şeyi biliyordu ama bana hiçbir şey söylemedi. Думаю, Луи все знал с самого начала, но ничего не говорил.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.