Beispiele für die Verwendung von "bir bütün" im Türkischen

<>
Bu da labaratuvar kralının prensi tekrardan bir bütün yapacağını gösteriyor. Да. Логично, Что король лаборатории должен собрать принца снова.
İnanıyorum ki insanlığın barışa yönelik arzusu yakında dünyamızı bir bütün haline getirecektir. Я верю, что те люди, что желают мира вскоре объединятся.
Sonrasında, dünyanın bir bütün olduğunu fark ettim. Тогда я поняла, что мир стал един.
Bir bütün falan olmadık mı yani? Так мы не стали одним целым?
Ama evreni bir bütün olarak düşünebilirsek bu bizi çok özel yapar. Но мы способны осмыслить Вселенную в целом. Это делает нас особыми.
Evet, onlarda bir bütün değildi. Да, они тоже рвались наружу.
Aether çekirdeğini çizebilirse belki onu düzeltebilir. Onu tekrar bir bütün hâline getirebilir. Может, если она нарисует Эфирное Ядро, она сможет восстановить конструкцию.
Seni bir bütün yapmayacak, hayatın boşluklarını doldurmayacak. Не заменит всего остального, не накормит досыта.
Bu yeni mikro çekirdekler endüstriyi bir bütün olarak yeniden canlandırdı ve sonuç olarak GNU Hurd gibi projeler yeni bir ilgi gördü. Mach üzerin yazılımlar. В результате новые микроядра изменили индустрию в целом, множество некогда мертвых проектов вроде GNU Hurd снова привлекло к себе внимание.
Hareketli grafik olabilir, bir bütün olarak yatay ve dikey çevrilmiş. Спрайты возможно отражать горизонтально и вертикально как единое целое.
Bir kıvılcım bütün ormanı yakıp kül etmeye yeter. Одной искры достаточно, чтобы сгорел весь лес.
Hayır, az önce bütün bir konuşmayı atladın. Нет, вы просто проскочили целый кусок разговора.
Dışarıda bütün gece burada kalacak bir memur var. Снаружи полицейский, который пробудет тут всю ночь.
Bütün galaksi etrafında dolaşıyorlar yakabilecekleri en ufak bir şeyi bile arıyorlar. По всей галактике ищут, что бы такое им еще подпалить.
Dr. Carol bütün gün şu acil ameliyatlardan birindeydi. Yaklaşık sekiz saatlik bir kâbustu resmen. Доктор Кэрол провел весь день на одной срочной операции, какой-то восьми часовой кошмар.
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Bütün aile gururlandı. Вся семья была горда.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
Bu ifadelerin çoğunu bütün ihtişamını yansıtacak bir şekilde tercüme etmek neredeyse imkansızdır. практически невозможно сохранить всю соль этих реплик при переводе.
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.