Beispiele für die Verwendung von "bulaşıcı bir" im Türkischen

<>
Bulaşıcı bir mutasyon dahi olabileceğini bilmene rağmen. А ещё там может находится заразная мутация.
Ölüm bulaşıcı bir hastalıktır. Смерть - заразная болезнь.
Bulaşıcı bir şey varsa, hepimize bulaştı demektir. Если это инфекция, мы все подверглись ей.
Herşey büyük, bulaşıcı bir patlamayla başlayacak. Начинай уничтожение с большого, заразного взрыва.
Lazarus sendromuna sebep olan hayli bulaşıcı bir nörotoksin salgınını tedavi etmeye çalışıyorduk. Мы пытались справиться с утечкой чрезвычайно заразного нейротоксина, вызывающего синдромом Лазаря.
Bulaşıcı bir hastalık olmasını mı umut ediyorsun? Ты надеялся, что это заразная болезнь?
Bulaşıcı bir hastalıktan vefat etmemiştir, umarım. А вдруг он помер от заразной болезни?
İyimserliğin bulaşıcı bir şeydi. Ваш оптимизм был заразителен.
Etiyopyalı Bir Adamın Issız Ölümü Одинокий конец одного из самых публичных людей Эфиопии
Eğer hasta değilsen, bulaşıcı olmadığı anlamına gelir. Если ты не болен, это не заразно.
Internet'i herkesin özgürce bağlanabildiği, iletişim kurabildiği, yazabildiği, okuyabildiği, izleyebildiği, konuşabildiği, öğrenebildiği, yaratabildiği ve yenilikler icat edebildiği açık bir ağ olarak muhafaza edin. Поддержка Интернета как открытой сети, в которой всякий обладает свободой объединяться, общаться, писать, читать, смотреть, говорить, слушать, изучать, создавать и производить что - то новое.
Hadi iç. Ben bulaşıcı değilim. Смелее, я не заразный.
Afgan büyümek babanın seni hiç bir sebep yokken sabah'da uyandırmasıdır, çünkü hayatta tembelliğe yer yok. Папа поднимает вас с постели в шесть утра в выходной без всякого повода, просто потому что вам никогда нельзя лениться.
Hem de çok bulaşıcı. И это супер заразно.
Artık herhangi bir sağlık çalışanının, üst düzey yöneticinin, yönetimin ve yönetim kurulunun; sağlık konularında herhangi bir medya aracına bilgi erişimi sağlamaması talimatını veriyorum. Настоящим я предписываю и отдаю распоряжение о том, что ни один сотрудник или руководитель учреждений здравоохранения не должен предоставлять средствам массовой информации любого рода какую - либо информацию по вопросам здравоохранения.
Korku, en bulaşıcı hastalıktır. Страх - более заразное состояние.
Hindu filmlerden nefret ettiğim için değil ama, hükümet ölen bir sanayii kurtarmak için aldığı bu karardan hemen dönmeli! Только не ненавистные фильмы на языке хинди, сейчас правительство должно отступить от такого позорного решения, которое приняло, чтобы спасти умирающую индустрию.?
Herkes hastalanmaya başladı, bulaşıcı olabilir. Люди заболевают. Это может быть заразно.
Porto, Portekiz'deki diğer şehirlerden daha hızlı bir şekilde bir hayalet şehre dönüşüyordu. Однако у города была и темная сторона, которую я обнаружил только на следующий день моего пребывания в нем.
Corky'nin kıskançlığı çok bulaşıcı. Ревность Корки очень заразна.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.