Beispiele für die Verwendung von "mutlu etmek" im Türkischen

<>
Seni mutlu etmek için ihtiyaç duyacağın her şeyi vereceğim! Я дам тебе всё, что нужно для счастья!
Seni mutlu etmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım. Я сделаю всё возможное, чтобы сделать тебя счастливой.
Evet, Reis Jorgensen tanrıları mutlu etmek ve onurlandırmak için hayatını kurban etmeye hazır mısın? Итак, ярл Йоргенсен, вы готовы пожертвовать собой, чтобы порадовать и почтить богов?
Ve amacımız da Tanrı'yı mutlu etmek. А наша цель - слава Божья.
Ronald'ı mutlu etmek istemez misin? Не хочешь сделать его счастливым?
Bernadette'i mutlu etmek zorunda değilsin, ebeveynlerinin sözünü dinlemek zorundasın. Это не входит в твои обязанности. Ты должна слушаться родителей.
Hepinizi mutlu etmek için. Сделать счастливыми вас всех.
Onu mutlu etmek için bir saraydan fazlası gerek. Для счастья ей недостаточно будет одного только дворца.
Annemi çok mutlu etmek üzereyiz. Мы сейчас осчастливим мою маму.
Sanırım insanları mutlu etmek istediler. Они хотят сделать людей счастливыми.
"Hava alanında neşeli ve mutlu görünmeye çalışıyorum, ama size küçük bir ipucu vereyim: "Я постараюсь выглядеть радостной и счастливой в аэропорту, но позвольте мне дать вам один совет:
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Dünyayı doğrudan mutlu ve zengin bir yer yapmak yerine alternatif olarak anaerkil düzeni öneren bir dergi. Belki bir şeyleri değiştiren zamandır ve bu kadınlar güce gerçekten sahip kadınlar. Это журнал, который предлагает матриархат в качестве альтернативы, для того, чтобы сделать мир счастливым и процветающим местом, возможно, пора изменить положение вещей таким образом, что именно женщины будут иметь власть.
Etmek zorundayım. Bu benim görevim. Приходится, это моя работа.
Bir tanem, mutlu musun? Дочь моя, ты счастлива?
Her şeyin temiz olduğunu kontrol etmek istiyorlar, değil mi? Они просто проверят, чтобы везде было чисто, да?
Ben de mutlu olacağımı söyledim, sonra yüzüme kapattı. Я с радостью соглашаюсь, а она бросает трубку.
Hani şu filmdeki sürekli dans etmek isteyen karakter gibi. Как персонаж из фильма, который просто хотел танцевать.
Sağlıklı insan, mutlu insandır. Здоровая личность - счастливая личность.
Söz konusu mültecilere yardım etmek olunca deneyimin, paha biçilemez değerini açığa çıkarıyor. Когда речь идет о помощи беженцам, ваш опыт может оказаться просто бесценным.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.