Beispiele für die Verwendung von "zorunda kalacaksın" im Türkischen

<>
Haberin olsun adamım, öyle ya da böyle istesen de istemesen de, o seçimi yapmak zorunda kalacaksın. У меня для тебя новость, браток. Так или иначе выбор сделать придётся, хочешь ты или нет.
Jed ile paylaşmak zorunda kalacaksın. Придется разделить ее с Джедом.
Er ya da geç ağzındaki baklayı çıkarmak zorunda kalacaksın, Finch. Финч, рано или поздно тебе придётся выпустить кота из мешка.
Beş dakika daha beklersek, beni domuz gibi sırtında taşımak zorunda kalacaksın. Еще пять минут здесь, и я бы поехал хоть на свинье.
Eğer beni öldürürsen, hayatının geri kalanında kaçmak zorunda kalacaksın. убив меня, ты всю жизнь будешь бегать от правосудия.
Bunu öğrenmek için Londra'ya beni ziyaret etmeye gelmek zorunda kalacaksın. Ты должен приехать ко мне в Лондон и выяснить это.
İfade vermek zorunda kalacaksın. Тебе придётся дать показания.
Kurşunu elinle çıkarmak zorunda kalacaksın. Тебе придется доставать пулю вручную.
Bir noktada kararını vermek zorunda kalacaksın. Рано или поздно тебе придётся определиться.
Sekreterlerin çocukları için bir yetimhane bulmak zorunda kalacaksın. Тебе придётся основать сиротский приют для сыновей машинисток.
Hangi dünyaya ait olduğuna karar vermek zorunda kalacaksın. Тебе придётся решить, какому миру ты принадлежишь.
Üzgünüm ama müzik ve ailen arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaksın. Мне жаль, но придётся делать выбор между музыкой и семьёй.
Eğer bu tv dizisini yapacaksan, bir sürü köprüyü yakmak zorunda kalacaksın. Если ты возьмешься за это телешоу, тебе придется сжечь все мосты.
Ajan Bellamy ile gitmek zorunda kalacaksın. Тебе придется уехать с агентом Беллами.
Er veya geç Stephen, bir taraf seçmek zorunda kalacaksın. Рано или поздно, Стивен, тебе придется выбрать сторону.
Ve bu yükle yaşamak zorunda kalacaksın. И тебе придется с этим жить.
Yani, Tanrım, muhtemelen bu yangını kim başlattıysa kovmak zorunda kalacaksın. Господи, тебе вероятно придется уволить того, кто начал этот пожар.
O bisikletini satmak zorunda kalacaksın, işte olan bu. Тебе придётся продать свой байк, вот какие дела.
Oliver Rome'un saat'deki işini kendi başına halletmek zorunda kalacaksın. Тебе придётся одному заняться записью Оливера Рома в часов.
Polis şirketin kapısına kilit vurursa ifade vermek zorunda kalacaksın. Если нас арестует полиция, тебе придётся написать заявление.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.