Beispiele für die Verwendung von "который пытался" im Russischen

<>
Их исключительной обязанностью была защита Луны от дракона, который пытался проглотить её во время лунных затмений, поэтому они были единственными, кому дозволялось выходить из дома в ночь лунного затмения. Ay tutulmaları sırasında ayı yemeye çalışan ejderhaya karşı ayı savunmak gibi özel bir görevleri vardı. Ay tutulmaları sırasında geceleri sadece onların dışarıda kalmalarına izin veriliyordu.
Это который пытался отобрать у Джареда машину? Jared'in arabasını çalmaya çalışan adam bu mu?
Тот тип с мешком пауков, который пытался убить меня и Касла. Bir çanta dolusu örümceği olan adam Castle ve beni öldürmeye çalışan kişi.
Недавно был на самолёте, и там был такой еврей-хасид, который пытался впихнуть огромную сумку под сиденье. Bir uçağa binmiştim ve uçakta Hasidik Yahudi bir adam vardı, koltuğunun altına kocaman bir çanta koymaya çalışıyordu.
Мальчик, который пытался сбежать, оказался просто цыпленком. Kaçmaya çalışan çocuk bir tavuk gibi dalgaların arasında çırpındı.
Был такой документальный фильм про знаменитого мыслителя, который пытался таким образом пережить невосполнимую утрату. Kelimelerle ifade edilmeyecek kayıplarla mücadele etmiş olan önde gelen bir düşünür hakkında bir belgesel vardı.
Но мне нужно отомстить по-настоящему, реальному человеку, который пытался меня прикончить. Ben ise, beni öldürmeye çalışan gerçek insanlara karşı gerçek bir intikam istiyorum.
Последний звонок, который я получила в этой печальной истории, был из аэропорта, примерно час назад. "İsminiz bilgisayarda kayıtlı" sadece yaptıklarının en iyisini gösteren bir örnek: rahatsız etmeyi bürokrasi gibi göstermek.
Президент пытался его остановить. Başkan onu durdurmaya çalışıyordu.
В телевизионном обращении президент Барак Обама объявил о серии изменений в двусторонних отношениях, включая обоюдное создание посольств, пересмотр позиции, согласно которой Куба является государством - спонсором терроризма, возможные визиты глав государств друг к другу и участие Кубы в следующем Саммите Америк в году, который пройдёт в Панаме. Aralarında; iki ülkede de sefaret kurulması, Küba'nın terörizmin devlet sponsoru olarak görünümünün yeniden incelenmesi, iki devletin başkanlarının olası ziyaretleri ve Panama Şehri'nde yapılacak olan Amerika Zirvesi'ne katılımı konuları bulunuyordu.
Я пытался добиться результата для вас! Senin için bir sonuç almaya çalışıyordum!
Далее они объясняют, что их цель "показать город, который, несмотря на руины, представляет собой прекрасные руины": Ama amaçlarının "şehrin harabe olduğunu ama güzel bir harabe olduğunu" göstermek olduğunu da ekliyorlar.
Этот парень пытался продать мне наркотики. O adam bana uyuşturucu satmaya çalıştı.
деревьев уже посажены в Nordmarka, лесу, который находится неподалеку от Осло. Oslo'nun hemen dışındaki bir orman olan Nordmarka'ya ağaç dikilir ve bu ağaçlar, dikimden yıl sonra basılacak olan kitapların özel seçmeceleri için kağıt ihtiyacını karşılar.
Большой Тед пытался это остановить. Büyük Ted bunu durdurmaya çalıştı.
Это саркастический заголовок фотоблога, который рассказывает, как французская полиция со июня демонтировала и выселяла импровизированный лагерь мигрантов в Париже. İşte bu iğneleyici başlıkla bir fotoblog tarafından, Paris'te Haziran'dan beri Fransız polisi tarafından büyük bir geçici göçmen kampının nasıl boşaltıldığı ve tahliye edildiği anlatılıyor.
Ваш клиент пытался убить офицера незарегистрированным оружием. Müvekkiliniz ruhsatsız silahla bir memuru öldürmeye çalıştı.
Это журнал, который предлагает матриархат в качестве альтернативы, для того, чтобы сделать мир счастливым и процветающим местом, возможно, пора изменить положение вещей таким образом, что именно женщины будут иметь власть. Dünyayı doğrudan mutlu ve zengin bir yer yapmak yerine alternatif olarak anaerkil düzeni öneren bir dergi. Belki bir şeyleri değiştiren zamandır ve bu kadınlar güce gerçekten sahip kadınlar.
Он лишь пытался убить Оуэна. O sadece Owen'ı öldürmeye çalışıyordu.
Как англичанин и фанат футбола, я всегда немного удивлялся, почему баскетбол настолько здесь популярен, в отличие от футбола, который широко распространён в остальной части мира. Bir İngiliz vatandaşı ve futbol taraftarı olarak, dünyanın her köşesinde kitlesel olan futbola nispeten Filipinler'de basketbolun bu kadar rağbet gördüğü konusunda her zaman şaşmışımdır.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.