Sentence examples of "satmaya" in Turkish

<>
Adamın birinin satmaya niyetlendiği model bir Chevy var. Один парень хочет продать "шевроле" -го.
Kurabiye satmaya ilk başladığım zamanlar, bugüne oranla ince bir adamdı. Когда я только начал продавать печенье, он был довольно худым.
Biri ona ulaşıp Amanda'nın günlüğünü satmaya çalışmış mı öğren. Узнай, предлагал ли ему кто-нибудь купить дневник Аманды.
Birkaç yıl önce bir dışişleri bakanlığı çalışanı Tahran'a gizli belgeler satmaya çalışırken yakalandı. Пару лет назад сотрудник Министерства иностранных дел попался на продаже секретных документов Тегерану.
Vuruşa yoğunlaşıyor. Söylentilere göre, Phil takımı Salt Lake City'ye satmaya çalışıyormuş. Есть слух, что Фил пытался продать команду в Солт Лейк Сити.
Bu sokaklarda on bir yaşında okuldan sonra mal satmaya başladım. Я на этих улицах в одиннадцать лет начал толкать дурь.
Hiçbir toprak sahibi satmaya niyetli değil, öyle mi? Значит, уже никто их землевладельцев не хочет продавать?
O adam bana uyuşturucu satmaya çalıştı. Этот парень пытался продать мне наркотики.
Bizim yetiştiriciler kulüplere satmaya başladı. Yani, bu işe şimdi girişmeliyiz. Наши производители начинают продавать только клубам, значит нам пора действовать!
Korkarım, nahoş haberler. Kabine, Almanlara uçak motoru satmaya karar verdi. у меня неприятная новость - правительство решило продать немцам моторы для самолётов.
Orta Amerika'da bulunduğu 1906-1907 yılları arasında elde ettiği deneyimle 1909'da kendi ürettiği kahveyi satmaya başlayan Washington, üretimi hızlandırmak amacıyla 1910 yılında bir şirket kurmuştur. В 1909 году Вашингтон начал продавать свой кофе и основал компанию по его производству в 1910 году.
Sıkıysa bana bir şey satmaya çalış bakalım, inek. Давай, трус, только попробуй мне что-нибудь продать.
2008'de mobil telefon satmaya başladı, uluslararası markalarla rekabet edebilmek için düşük fiyatlara odaklandı. Организация стала продавать мобильные телефоны в 2008 году с акцентом на низкие цены, чтобы конкурировать с другими брендами.
Ben burada dolarlık yemek kuponu satmaya çalışıyorum. Я пытаюсь продать баксов этими же талонами.
Sonra bir şeyler satmaya başladı, ben de bu işin kalıcı olduğunu anladım. Потом он начал продавать вещи, и я поняла, что это надолго.
Paige, stüdyomu Çinli bir herife satmaya çalışıyor. Пейдж пытается продать мою студию какому-то китайскому чуваку.
2005 yılında Apple, yeni bir kelime işleme ve sayfa düzeni uygulaması olan Apple Pages ile birlikte Keynote 2.0'ı iWork adlı bir yazılım paketinde satmaya başladı. В 2005 году Apple начала продавать Keynote 2.0 в сочетании с Pages, новым приложением для обработки и верстки текста, в составе программного пакета iWork.
Sonra kiliseye gitmeyi bıraktı ve Sandringham'ı satmaya karar verdi. Потом он перестал посещать церковь, решил продать Сандрингем.
Ve çok sevdiğim bu evi satmaya niyetliyim. - Sırf ondan uzaklaşmak için. - Sheils, anlıyorum. И я даже готова продать этот дом, который я люблю, лишь бы уехать подальше от неё.
Holland Manners üç yıl önce bu cümleyi bana satmaya çalıştı. Холланд Маннерс пытался продать мне эту идею три года назад.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.