Sentence examples of "hayatta" in Turkish

<>
Sanırım, bu hayatta herhangi bir mutluluk bulabileceğinden umudu kesmişti. Думаю, что он отчаялся найти счастье в этой жизни.
Bu dron, kolektif dışında hayatta kalamaz. Этот дрон не может выжить вне коллектива.
Ben hayatta olduğum sürece bu evde daima bir yerin olacak. Пока я жив, у тебя всегда будет дом здесь.
Belki, belki. Ama hep dediğim gibi, hayatta karşınıza ne çıkar bilemezsiniz. Но как я всегда говорю, знаете, жизнь - это американские горки.
Ama ben onu durdurdum ve onlar hayatta. Но я его остановил, дети живы.
Sence hayatta olduğunu o zaman da biliyor muydu? Думаешь, он знал, что она жива?
Kendisi benim bildiğim hâlâ hayatta olan Drew Thompson'ı tanıyan tek kişi. Demeyin. И, возможно, он единственный живой человек, знающий Дрю Томпсона.
Yüzbaşı, Nick'i hayatta son gören sendin. Капитан, вы последний видели Ника живым.
Şanslıydı ve hayatta kaldı. Sonra da bana çalmayı öğretti. К счастью, он выжил и научил меня играть.
Savaşta hayatta kalabilmek için, kendin savaş olmalısın. Чтобы выжить на войне, надо жить войной.
Bir asker olarak görevin hayatta kalmak ve savaşmaya devam etmek. Воинский долг обязывает тебя оставаться в живых и продолжать сражаться.
Bu kamp bizi hayatta tutan tek şey! Этот лагерь единственная наша надежда на выживание!
Ben zaten ölüyorum, sen hayatta kalabilirsin. Я уже умираю, чтобы ты выжила!
Hayatta çok fazla teselli yok, Jean. В жизни так мало утешений, Джейн.
Eminim bir gün bu gen, türünüzün hayatta kalmasına yardım edecek. Уверен, что когда-нибудь это ген поможет в выживании вашего вида.
Eğer burada kalacaksak, hayatta kalmak için bir sistem kurmamız gerekiyor. Если мы останемся здесь, нам надо сделать систему для выживания.
Ve birer birer birbirlerini yemeye başlarlar. Ta ki iki tanesi kalan kadar. İki tanesi hayatta kalır. И одна за другой начнут пожирать друг друга, пока не останутся две, способные выживать.
Bir şekilde uyum gösteremeyenler ya da az adapte olanlar, hayatta kalamaz ya da daha seyrek doğururlar. Те виды, которые по стечению обстоятельств, менее приспособлены, не выживают или оставляют меньше потомства.
Bu odadaki adamlar belki güneşin doğuşunu görecek kadar yaşamayacaklar, ancak torunlarımız hayatta kalacak. Люди в этой комнате могут не дожить до рассвета, но наши внуки выживут.
Beni hayatta tutan tek şey, aşkımızın hatırası. Я живу лишь благодаря воспоминаниям о нашей любви.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.