Sentence examples of "çıkıp" in Turkish

<>
Dışarı çıkıp vahşice bir şey yapmak istiyorum. Я хочу пойти и сделать что-нибудь дикое.
saat sonra hastaneden çıkıp gitmiş, kayıplara karışmış. часа спустя он просто ушел оттуда, исчез.
Ben evde bir bebekle oturdum ki o arkadaşlarıyla dışarı çıkıp insanlarla iletişim kurabilsin diye. Я остался дома с ребёнком, чтобы она могла пойти с друзьями, развлечься.
Aynı Pavlensky'nin sabah çıkıp FSB merkezinin önünde elinde pankart ile tek başına eylem yaptığını düşünün. Представьте, что тот же Павленский вышел утром к ФСБ с плакатом в одиночный пикет.
Vay be, su kaydırağı parkından çıkıp saman balyası labirentine iyi ki gelmişim. -Yavaş ol Olivier. Чувак, я рад что выбрался из того аква- парка что бы попасть в лабиринт из сена!
Biz öylece ön kapıdan çıkıp gideceğiz değil mi? Мы просто выйдем через переднюю дверь, да?
Sonra üzerine işeyip denize atarlardı. Doğru yapılırsa kötü ruh ağzından çıkıp uçar, öylece ölürdü. Если все правильно сделать, дух зла выйдет из пасти чудища - и ему конец.
saniye sonra o kürsüye çıkıp önünüzdeki açıklamayı okuyacak ve çoğunluk liderliği görevinden istifa edeceksiniz. Her şey zamanla unutulur. Через секунд вы выйдете на трибуну, прочтете заявление, лежащее перед вами, и уйдете в отставку.
Klaus öldüğünde, sen tek çizik bile almadan buradan çıkıp gidersin ve Elena'nın teyzesi ölür. Теперь Клаус умрет, ты выйдешь отсюда без единой царапины, а тетя Елены умрет.
Yukarıya çıkıp, kamyonetten ilk yardım çantasını alacağım. я выйду наверх, забрать аптечку из машины.
Her zaman kapıdan çıkıp gitmek için iyi bir sebebin vardı Dom. Дом, у тебя всегда была причина выйти за эту дверь.
Eski sen ortaya çıkıp oynamaya hazır mı? Прежняя ты уже готова выйти и поиграть?
Bayan Harter, üst kata çıkıp Teddo'nun odasında oyun oynayabilir miyiz? Миссис Хартер. Можно подняться наверх и поиграть в салоне игр Тедди?
Sadece yukarı çıkıp daha çok para istememiz lazım. Просто пойдем к начальству и попросим еще денег.
Sonra gece yarısı onları bomba sığınağına kapattı ve yukarıya çıkıp kendini at bayıltıcısıyla vurdu. В полночь он запер их в бомбоубежище, пошёл наверх и принял лошадиный транквилизатор.
Ya dışarı çıkıp yardım arayacaktım ya da burda kalıp, yalnız ölecektim. Пойти и найти какую-нибудь помощь или остаться здесь и умерь в одиночестве.
yıl önce bir anda, adada ortaya çıkıp, öldürmeye başlamış. лет назад, он просто появился на острове и начал убивать.
Pekâlâ, yemekten sonra da hastaymış gibi yap ve yukarı çıkıp dinlenmek istediğini söyle. Ладно, после ужина притворись больной и скажи, что хочешь сразу пойти спать.
Sanırım bu dışarı çıkıp yeni bir bikini almaya bahane. Думаю, это повод пойти и купить новое бикини.
Lorca çıkıp gidecek, senin de bana güvenmen gerekiyor. Лорка уйдет, а тебе придется просто довериться мне.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.