Sentence examples of "çok anlamsız" in Turkish

<>
Bu çok anlamsız olurdu. Это было бы бессмысленно.
Herşey çok anlamsız göründü. Все казалось настолько бессмысленным.
Ama bu çok anlamsız. Но это же бессмыслица.
Bu çok anlamsız, Uther'ın yemeğinin ve şarabının tadına bakılıyor. Это не могло произойти, его еду и вино дегустируют.
Kahretsin Jill, bu çok anlamsız. Черт, Джил, это бесполезно.
Fakat bu çok anlamsız. Но говорить такое бессмысленно.
Bak, tüm bu seyahat çok anlamsız duruyor. Понимаешь, я не вижу в чём смысл.
Yazmak istediğim bir hikâye vardı ama şu an çok anlamsız geliyor. Я хотела написать рассказ, а теперь он кажется дико банальным.
Ancak konuşmanın diğer tarafı dışında şu notlar çok anlamsız. Но без другой части диалога эти записки лишены смысла.
Bırakın yeşil çayırlarda boydan boya güneş parlasın, bu dünya güvenli bir liman olsun Bırakın dünya çocuklar için güvenli bir yer olsun, bu çok mu şey istemek?... Пусть новое солнце осветит эти зелёные пастбища, пусть этот мир станет безопасным приютом Пусть этот мир станет безопасным для детей, неужели я так много прошу?
Ekransız bir hayat anlamsız. Жизнь без гаджетов бессмысленна.
Halep'te çok insan kalıntısı gördüm ve İngilizce "de bunu pazarlamakta iyiymişim. Я видела много человеческих останков в Алеппо, и кажется, хорошо презентую это на английском языке.
Bu senin anlamsız savaşın. Это ваша глупая война.
Çok güzel oldu ve oyunlar oynarken neşe dolu oluyoruz, eskisi gibi değil. Теперь он стал очень красивым, и когда мы там играем, то чувствуем себя как никогда замечательно.
Oldukça anlamsız, değil mi? Это довольно бессмысленно, да?
Esanov dışarıda (soğukta) çok uzun süre bekledi ve bir anda sıcak bir yere girdi. Эсанов слишком долго оставался в очереди снаружи и неожиданно вошёл в тёплое помещение.
Beni anlamsız bir ilişki diye silip atar tabii. Конечно, она вычеркнула меня как бессмысленный роман.
Kırgız Cumhuriyeti anayasasının zorla evlilik konusundaki pozisyonu çok açık. В Конституции Кыргызской Республики очень точно обозначено отношение к бракам по принуждению.
Bu şekilde devam etmemiz anlamsız. Тогда не вижу смысла продолжать.
Savaşın dördüncü yılına girmesiyle birlikte, çok uzun zamandır onlara bakan bağışçıları, sosyal kurumları ve barınma sağlayan toplulukları ümitsizlik sardı. Война идёт уже четвёртый год и фактор усталости начал сказываться на благотворителях, общественных организациях и принимающих обществах, которые уже так много сделали для беженцев.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.