Sentence examples of "çok korkmuştum" in Turkish

<>
Max gelir gelmez onları aradım, çok korkmuştum. Я позвонила им, как только Макс пришел.
Çok korkmuştum bu yüzden arabama saklandım ve'i aradım. Я испугался, спрятался в машину и позвонил.
Bak, bana evlenme teklif ettiğinde seni kaybedeceğim diye çok korkmuştum. Слушай, когда ты предложил, я так боялась потерять тебя.
Mike ile yattığından çok korkmuştum ve, evine gizlice girdim, etrafta dolaştım. Я боялась, что ты спишь с Майком, и пошла к тебе.
Düşünüp duruyordum, kendime engel olamadım çok korkmuştum. Я не мог себе запретить думать об этом.
Bırakın yeşil çayırlarda boydan boya güneş parlasın, bu dünya güvenli bir liman olsun Bırakın dünya çocuklar için güvenli bir yer olsun, bu çok mu şey istemek?... Пусть новое солнце осветит эти зелёные пастбища, пусть этот мир станет безопасным приютом Пусть этот мир станет безопасным для детей, неужели я так много прошу?
O kadar korkmuştum ki, başka yere bakamıyordum bir türlü. Я был настолько напуган, что не мог даже отвернуться.
Halep'te çok insan kalıntısı gördüm ve İngilizce "de bunu pazarlamakta iyiymişim. Я видела много человеческих останков в Алеппо, и кажется, хорошо презентую это на английском языке.
Bir fincan kahve içmiştim korkmuştum. Я пил кофе. Он боялся.
Çok güzel oldu ve oyunlar oynarken neşe dolu oluyoruz, eskisi gibi değil. Теперь он стал очень красивым, и когда мы там играем, то чувствуем себя как никогда замечательно.
Umut edemeyecek kadar korkmuştum. Я слишком боялась надеяться.
Esanov dışarıda (soğukta) çok uzun süre bekledi ve bir anda sıcak bir yere girdi. Эсанов слишком долго оставался в очереди снаружи и неожиданно вошёл в тёплое помещение.
Üzgünüm, çünkü korkmuştum. Извини! Я боялась!
Kırgız Cumhuriyeti anayasasının zorla evlilik konusundaki pozisyonu çok açık. В Конституции Кыргызской Республики очень точно обозначено отношение к бракам по принуждению.
İIk önceleri, korkmuştum. Сначала я был напуган.
Savaşın dördüncü yılına girmesiyle birlikte, çok uzun zamandır onlara bakan bağışçıları, sosyal kurumları ve barınma sağlayan toplulukları ümitsizlik sardı. Война идёт уже четвёртый год и фактор усталости начал сказываться на благотворителях, общественных организациях и принимающих обществах, которые уже так много сделали для беженцев.
Öğretmen oldum çünkü güvenliydi ve gerçek hayalimin arkasından gidemeyecek kadar korkmuştum. Просто так было легче всего. Я боялась идти за настоящей мечтой.
Per bana Mısırdayken çok yardım etmişti, bence harika bir gazeteci. Görünüşe göre Kahire muhalif gazetecileri ülke dışında tutmaya karar vermiş. Пер (так же как Тревис Рэндел) был вовлечен в продвижение войск на на Сектор Газа, но с тех пор другие причастные к этому журналисты спокойно заезжали и выезжали из Египта без проблем.
Ben her zaman onu korkmuştum. Я всегда ужасно её боялся.
Çok zor bir tavşan yakalamak. Кролик. Очень сложно поймать кролика.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.