Sentence examples of "öğle" in Turkish

<>
Merak ediyordum da, yarınki öğle yemeği aramı birkaç saat uzatabilir miyim? Я хотел бы отсутствовать завтра в обед подольше, пару дополнительных часов.
Ancak arada sırada öğle arasında tüyüp, suratına bir kar maskesi geçirir ve banka soyardı. Но время от времени, он пропускал ланч, одевал лыжную маску и грабил банк.
Fransa'ya geliyorum ve yıldızımla bir öğle yemeği yemeyi arzu ediyorum. Я приезжаю во Францию и хочу пообедать со новой кинозвездой.
Öğle yemeği için her gün buraya geliyorum. Я прихожу сюда за обедом каждый день.
Ne yaptı, hafif bir öğle yemeği yiyip kaplıcaya mı gitti? И чем он занимался? После лёгкого ланча пошёл в спа?
Eğer Afganlar akrabaları ziyarete giderse ve / veya orada öğle ya da akşam yemeği yerse, annelerin çocuklarının ev sahibinin tüm bulaşıklarını iyice yıkayacağı hakkında hiç bir şüphesi yoktur. Если афганцы навещают семью, обедают или ужинают, то их матери, перед тем как уйти, проверяют, осталась ли посуда в доме родственников безупречно чистой.
Öğle yemeğinden sonra uğrarım, benim şekerleri sipariş ederiz, tamam mı? Я зайду во время обеда, закажем сладости, хорошо? Пис!
Bu güzel öğle vaktinde seni dükkanıma getiren şey nedir? Что привело тебя ко мне в такой приятный день?
Yetişkin bir insan için yarım saatlik öğle tatilinden daha kötüsü yoktur. Нет ничего хуже чем получасовой перерыв на ланч для взрослого человека.
Nelson, yine öğle yemeği harçlığımı aldı. Нельсон снова забрал мои деньги на обед.
Evet, ama sadece bi hafta süresindeki öğle yemeklerinde. Да, но всего одну неделю во время обеда.
Tatlım, zaten bu hafta beni iki kez öğle yemeğine götürdün. Милый, ты меня уже водил обедать дважды на этой неделе.
Öğle saatlerinde varacağız ve Vali ile Batı Hint adalarının temsilcileri tarafından karşılanacağız. Мы прибываем в полдень, нас встретит губернатор и представители Вест-Индийских островов.
Bir ara üçümüz birlikte öğle yemeğine çıkarsak çok sevinirim. Я буду рада, если мы как-нибудь пообедаем втроем.
Duffy, Katherine Hale'in seninle öğle yemeği yemek istediğini söyledi. Даффи сказал, что Кэтрин хотела сегодня с тобой пообедать.
Yani, öğle yemeğinde, Richard ve ben Bay May'da intikam almak için. Так что, остановившись на обед, мы с Ричардом решили отомстить Мэю.
Yarın sabah sekizde Bax ile hentbol saat on buçukta spina bifida tedavisi ve yatırımcılarınla öğle yemeği. Гандбол с Баксом завтра в утра. Восстановление расщелины позвоночника в: 30. Затем ланч с инвесторами.
Benden onun adına vakfın en büyük bağışçılarıyla öğle yemeği yememi istedi. Она попросила меня пообедать с золотыми донорами фонда от ее имени.
Birkaç ay önce öğle yemeği için buluştuk. Пару месяцев назад мы встретились за обедом.
Pekala, bugün hep beraber öğle yemeğini yiyoruz ondan sonra da, yine hep bera... Хорошо, итак, пойдем вместе сегодня а во время ланча, попробуем не попасть...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.