Sentence examples of "üzere olan" in Turkish

<>
Çok kötü bir karar vermek üzere olan çok akıllı birisin. Вы умный человек, который сейчас примет очень плохое решение.
Patlamak üzere olan sıcak bir balon gibiyim. Я как аэростат, который сейчас взорвется.
Üçüncü bölüme geçmek üzere olan buradaki zenci. Вот этот ниггер сейчас пройдёт третий уровень.
Ölmek üzere olan bir adamla evlendin. Ты вышла замуж за умирающего человека.
Yeryüzünde yaşamı ortadan kaldırmak üzere olan bir savaş gemisi, ölüm ışını veya intergalaktik veba hep vardır. Всегда есть космический крейсер или смертельные лучи или межгалактическая чума, которая может стереть жизнь с земли.
Otobanda doğurmak üzere olan bir kadın vardı! У нас женщина собирается рожать на дороге.
Şimdi, Bayan Lacey, Ölmek üzere olan bir adam nasıl buraya kadar tek başına gelebilir? Ну, миссис Лэйси, как этот парень мог добраться сюда один, если он умирал?
Tarafsız bölgede adamlarından birini kaybet üzere olan tek kişi sensin. Одного из ваших людей чуть не убили на нейтральной полосе.
Hiçbir yargıç bana Senatör olmak üzere olan bir kadını yakalamam için arama emri vermez. Никакой судья не выдаст мне охотничьей лицензии на женщину, которая скоро станет сенатором.
yılında, Pasifik Adalarından San Francisco'ya gemiyle yolculuk yapan ve ölmek üzere olan bir avukat tarafından yazılmış. мое внимание случайно приковал дневник, написанный в умирающим юристом по пути с Тихоокеанских островов в Сан-Франциско.
Siz orada oturduğunuz ve ben de burada oturduğum için gerçekleşmek üzere olan şeyin kontrolünüz altında olduğunu düşünüyorsunuz. Думаете, раз сидите на своём месте, а я сижу здесь, то вы контролируете происходящее.
Hey millet, başlamak üzere olan bir gösterimiz var. Эй парни, у нас шоу начинается примерно сейчас.
Açlıktan ölmek üzere olan çocuklarla ticaret yapmak? Увозить голодающих детей на другой конец света?
Kenziyi öldürmek üzere olan her ne ise bu yerin içinde bir yerde. Чтобы то ни было то, что убивает Кензи, находится там.
Sonlanmak üzere olan hayatının sesi bu. Это звук убегающей от вас жизни.
O başlamak üzere olan bir savaşın kayıpları. Жертвы войны, которую она собирается начать.
Ama sunu anlamalisin Patrick, ölmek üzere olan bir adam ölümden korkmaz. Но дело в том, Патрик, что умирающий не боится смерти.
Yani ölmek üzere olan onun kocası sonuçta. В смысле, ее муж может умереть.
Evimizdeyken patlamak üzere olan güneşimizden kaçmak için kemerler inşa ettik. Дома мы строили ковчеги, чтобы сбежать от растущего Солнца.
Ölmek üzere olan oydu. Она была при смерти.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.