Sentence examples of "Uzun yaşamanın" in Turkish

<>
Uzun yaşamanın erdemli olduğu, tatlı bir hayat varmış gibi davranıyorsun. Ты притворяешься, будто в долгой и пресной жизни есть смысл.
Ödül, Commonwealth'ten fantastik yazarlarla temasa geçmeme yardımcı oldu, uzun süre hayatımda kalmasını istediğim insanlarla. Этот приз помог мне познакомиться с фантастическими писателями со всего Содружества - с людьми, которые, я надеюсь, будут в моей жизни долгое время.
O zaman yaşamanın amacı ne? Тогда есть ли смысл жить?
Esanov dışarıda (soğukta) çok uzun süre bekledi ve bir anda sıcak bir yere girdi. Эсанов слишком долго оставался в очереди снаружи и неожиданно вошёл в тёплое помещение.
Bunun hayalini kurdu. Yıllarca yurt dışında yaşamanın hayalini kurdu, artık zamanı gelmişti. Он давно мечтал жить за границей, и вот теперь это время настало.
Uzun, kısa, siyahi, beyaz, cumhuriyetçi, demokrat. Высокие, низкие, белые, черные, республиканцы, демократы.
Yaşamanın başka yolları olduğu geldi mi hiç aklına? Ты не думала, что можно жить по-другому?
Mola aldım. Uzun sürecek bir mola. Да, я очень долго думала.
Artık yaşamanın bir anlamı kalmadı! Я не хочу больше жить!
Evet. Çok uzun sürdü. Yarım saattir bekliyorum. Ты долго, я уже полчаса жду.
Diğer türlü yaşamanın nasıl olduğunu biliyorum. Я знаю, как жить по-другому.
Fakat bu olumlu yükseliş için uzun vadeli tahminler nelerdir? Но что такое долгосрочный прогноз в это будоражащее время?
Kabil bununla yaşamanın bir yolunu buldu. Каин нашел способ жить с этим.
Biriyle bu kadar uzun süre birlikte olabilmeyi hayal edebiliyor musun? Невозможно представить, что кто-то может быть вместе так долго.
Böyle adil olmayan bir hayatı yaşamanın ne anlamı var? Так какой смысл жить, если жизнь так несправедлива?
Büyükannem uzun zaman önce Vietnamlı insanların hindistan cevizli kurbağa yediklerini söylerdi. Бабушка рассказывала, что очень давно вьетнамский народ ел кокосовых лягушек.
Onun evinde yaşamanın bedeli bu. Это расплата за проживание дома.
Acıyla o kadar uzun yaşadınız ki. Вы так долго живете с болью.
İşkenceciyi mağdurlarından ayırmaktan başka çarem yoktu. Bu adada yaşamanın zorluğunu düşünsene. Представьте, в какой агонии им живется на этом скалистом острове.
O ekipmanlar, herkesi bir anlığına geri getirir ancak uzun vadede... Прибор может оживить кого угодно на какое-то время, но потом...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.