Sentence examples of "Yaşamak" in Turkish

<>
O, o kadının ölümüyle yaşamak zorunda kalmış. Ему пришлось жить, со смертью этой девушки.
Tehlikeyi göze al, kanser ol ve yaşamak için mücadele et. Рискнуть, заболеть раком и сражаться за жизнь изо всех сил.
Evet, kardeşim Charlie Babbitt ile birlikte yaşamak isterim. Да. Я хочу остаться со своим братом Чарли Бэббитом.
Bak, Austen'ın dünyasında yaşamak için tek şansım bu. Anlıyor musun? Слушай, это мой единственный шанс пожить в мире Джейн остин.
Ölmek istemiyorum. Ama yalnız yaşamak da istemem. но и выжить в одиночестве не хочу!
Gurur duyduğun bir yerde yaşamak istemek yanlış mı? Разве неправильно гордиться местом, в котором живешь?
Bree Van De Kamp hayatını daima zarafet ve saygınlıkla yaşamak istedi. Бри ван де Камп хотела прожить свою жизнь элегантно и грациозно.
Ben de senin gibi boynumda tasma olmadan yaşamak istiyorum. Я хочу жить, как ты живёшь. Без ошейника.
Geriye kalacak olan bu çekirdek grup çok hüzne maruz kalacağından daha sonra yaşamak yerine ölmeyi istemezler mi? Не принесет этим людям такая жизнь столько страдания что они позавидуют мертвым и не захотят дальше жить?
Raymond, kardeşin Charlie ile birlikte yaşamak ister misin? Рэймонд, ты хочешь остаться со своим братом Чарли?
Ve ben de ölmeden önce bir kere olsun burada yalnız yaşamak istiyorum. И я бы хотела пожить одна, пока я еще не умерла.
Sadece yaşamak da değil mücadele etmek için. И не просто жить, а бороться.
Şu sonuçları düşünmeden yaşamak nasıl oluyormuş, anlat bana. Расскажи мне ещё раз про эту жизнь без последствий.
Bilinir ve gelişebilir ama bir insanın başka bir insanı öldürmesini bilerek yaşamak farklı bir şey. Оно может быть улучшено или отточено, но способность жить убивая других, это врожденное.
Büyük bir evde yaşamak sıkıcı bir iş diye düşünmem işte bundan. А я-то думал, что жизнь в большом доме - скукотища.
Bunda benim de payım var ve bu yükle yaşamak zorundayım. Я к этому причастен. И мне придется с этим жить.
Burada kurallar, yaşamak için adapte olma yöntemleri var. Bazı şeyleri değiştirmek çok zor. Тут другие правила, жизнь подчинена своим законам, и изменить что-то крайне трудно.
Sanırım Tom'la Boston'da yaşamak istiyorsun. Полагаю, ты хочешь жить с Томом в Бостоне.
Eğer sen de orada olsaydın ormanda yaşamak sorun olmayabilirdi. С тобой и жизнь в лесу была бы хороша.
Evet, öyle. Yani her şey var Fiziksel düzlemde yaşamak için. Значит, на физическом уровне тебе есть, ради чего жить.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.