Sentence examples of "biliyordu" in Turkish
Perez Goetz'in sevgilisiymiş, herhalde çok şey biliyordu.
Перес был любовником Гётца он наверняка что-то знал.
Yalnız İntikam adamlarını bu kadar rahatsız ederken nereye gitmesi gerektiğini nasıl biliyordu?
Одинокий Мститель преследует ваших людей, откуда он знает, куда приходить?
Evet çünkü bir tekerlekli sandalyeye ne kadar ihtiyacım olduğunu biliyordu.
Ага, он знал, что мне была нужна каталка.
Flynn buranın neresi olduğunu biliyordu ve bizi doğruca buraya getirdi.
Флинн знал об этом месте и привёл нас прямо сюда.
Herkesin korkunç biri olduğumu düşündüğünü kim biliyordu? Kaybedersem ne olacak?
Кто знал, что все думают, что я ужасный человек?
Yani annem bunu bunca zamandır biliyordu ve aylarca yüzüme yalan mı söyledi?
Значит, мама всё знала, но продолжала врать мне в лицо?
Ama onunla ayrılsan bile tekrar birleşeceğini biliyordu bu yüzden ilk hamleyi kendi yapmak, koz elde etmek istedi.
Он знал, что если вас развести, вы все равно будете вместе. Поэтому решил нанести удар первым.
Damon beni kızdırmak için ne yapacağını çok iyi biliyordu.
Деймон отлично знал, как вывести меня из себя.
Bubba'nın ailesi karides işi hakkında bilinebilecek her şeyi biliyordu.
Семья Буббы знала все, что касается креветочного бизнеса.
Biz birbirimiz için doğru kişi değildik ve o bunu biliyordu.
Мы не подходим друг другу, и он это знает.
Scott DNA sonuçlarını, onlar sızdırmadan önce biliyordu.
Скотт знал о результатах анализа ДНК до утечки.
Aang, Ateş Ulusu Avatar'ın Hava Gezgini olarak doğacağını biliyordu, bu yüzden bütün Hava Gezginleri'ni yok ettiler.
Аанг, народ огня знает, что Аватар должен родиться среди воздушных кочевников поэтому они истребили их всех.
Kim Vallance'ı öldürmeye çalışıyorsa onun sorumlu olduğunu biliyordu ölümlerden.
Убийца знал, что Валланс был ответственен за смерти.
Yani, Trisha, Sarah'nın köpeği zehirleyeceğini biliyordu.
Триша знала, что Сара хочет отравить собаку.
Bir Arap, Mahmud'un yardımcısı, sanırım bir şey biliyordu.
Один араб, помощник Махмуда, думаю, что-то знает.
Müvekkiliniz Sırp arkadaşlarının eroine çok para ödediklerini biliyordu ve ihtiyaçlarını karşılamak için her yola başvuruyordu.
Ваш клиент знал, что сербы дорого заплатят за героин, поэтому постарался им угодить.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.
Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.
Advert