Sentence examples of "eş zamanlı" in Turkish

<>
Birisi hattı keserken öteki de eş zamanlı olarak ek hattın bağlantısını kurar. Ты можешь отрезать основную линию только если одновременно будет подключена обходная линия.
Bu şekilde eş zamanlı veri aktarımı sağlarlar. Они передают данные в режиме реального времени.
Eş zamanlı yörüngeye giriliyor. Выхожу на синхронную орбиту.
Yüze yakın hedefi eş zamanlı olarak izlerken en az bir düzinesine ateş edebilir. Она может за раз обнаружить до ста объектов и уничтожить как минимум дюжину.
O ve oteldeki kasetteki köpek eş zamanlı geliyorlar. И собака с записи камер отеля появились одновременно.
Sadece eş zamanlı evrim. Они лишь параллельная эволюция.
Erkek ve dişi cinsel organları eş zamanlı olarak gelişiyor. Одновременно развиваются и мужские, и женские половые признаки.
Evet ama hepsini eş zamanlı olarak çekmek gerekiyor. Да, но мы должны отсоединить их одновременно.
2000 yılında şirket Barselona, İspanya'da da merkez ofisini kurarak, eş zamanlı olarak İspanya ve İtalya'da hizmet vermeye başladı ve İspanya'da faaliyet gösteren ilk online seyahat acentesi oldu. В 2000 году, компания создала свою штаб-квартиру в Барселоне, Испания, и вышла на испанский и итальянский рынки, став первым онлайн-трэвел агентством, предлагая свои услуги в Испании.
"S" ("x") ve "C" ("x" )'in eş zamanlı parametrik çizimleri, Cornu spirali veya klotoid olarak bilinen Euler spirali'dir. Параметрический график "S" ("x") и "C" ("x") даёт кривую на плоскости, называемую спиралью Корню или клотоидой.
Windows Server 2016, Windows 10 ile eş zamanlı olarak geliştirilen, Windows NT işletim sistemleri ailesinin bir parçası olarak Microsoft tarafından geliştirilen bir sunucu işletim sistemidir. Windows Server 2016 (кодовое имя Windows Server vNext) - серверная операционная система от Microsoft. Система является частью семейства Windows NT и разрабатывается одновременно с Windows 10.
Değişken zamanlı hayat sigortan için. Страхование жизни на период времени.
Tam zamanlı olarak mı çalışıyor? Она работает на полную ставку?
Bu yüzden bilimselleşmeye ve gerçek bir zamanlı tur atmaya karar verdik. Поэтому мы решили применить научный подход и пройти круг на время.
Bu arada evet. Yani, tam zamanlı bir yapımcıyı seve seve kabul ederiz. Ну, да, в смысле, нам нужен продюсер на полную ставку.
Benim bir çocuğum ve tam zamanlı bir işim olduğundan çalışma süreleri de uzun olunca yoruluyor insan. У меня ребенок и работа, я очень много работаю, так что, я устала.
Aslında'den fazla tam ve yarı zamanlı üyemiz var. Вообще-то, у нас постоянных и временных членов.
bu arada eğer istersen tam zamanlı bir dadı bulabiliriz.. Кстати, мы можем нанять няньку на целый день..
Kendi evimi almak için yarı zamanlı bir işe girip para biriktireceğim. - Hazır mısın? Я просто хочу работу на неполный рабочий день, чтобы накопить денег на своё жилье.
Neden tam zamanlı bir işe dönmüyorsun, tatlım. Почему бы тебе не вернуться на полную ставку?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.