Sentence examples of "en çok" in Turkish

<>
Balıkçılar tazminatın yeterli olmadığını ve olaydan en çok etkilenen, zarar gören halka ise yardımcı olmadığını ifade etti. Рыбаки считают, что компенсация неадекватна и не помогает наиболее пострадавшим жителям региона.
Faciadan en çok etkilenen ülke Belarus'ta Çernobil radyasyonu nedeniyle 00'den fazla kişi tiroit problemi yaşıyor, milyondan fazla kişi ise yüksek bulaşma derecesindeki bölgelerde bulunmakta. более чем человек в Белоруссии, стране, больше всего затронутой катастрофой, имеют проблемы с щитовидной железой, спровоцированные чернобыльской радиацией, и более миллионов людей живут в районах страны с высоким риском заражений.
Onu en çok hayal kırıklığına uğrattığın an oydu bence. Уверена, это было самым большим разочарованием в тебе.
Fakat dünyanın ona en çok ihtiyaç duyduğu anda, ortadan kayboldu. Но когда мир нуждался в нем больше всего, он исчез.
Beni en çok üzende bu zaten. Это-то меня больше всего и расстраивает.
Basın, FBI'ın en çok arananlar listesindeki bir kaçağın başkentte olduğunu düşünüyor. Пресса считает, что самый разыскиваемый беглец был здесь, в Вашингтоне.
Ama en çok ta, anonimliği seviyorum. Но больше всего, я люблю анонимность.
Dinle eğer Abaddon olayı eline alırsa en çok istediği şey dünyayı cehenneme çevirmek. Если Абаддон возьмёт верх, её главной задачей будет устроить ад на Земле.
Ama ben en çok sonları severim. Но мне больше всего нравится концовка.
Josephine'in babası Doğu Avrupa'da en çok silah satan silah tüccarıydı. Отец Джозефин был самым успешным торговцем оружия в Восточной Европе.
Bu evde en çok neyi beğeniyorum, biliyor musun? Hayır. Ты знаешь, что мне больше всего нравится в этом доме?
Seni en çok ne incitir? Что ранит вас больше всего?
metreden beş atış. En çok santimlik aralık varmış. Пять выстрелов с метров, разброс попаданий сантиметра.
Adi 'Daha yeni basladik'idi ve ülkenin en çok tutan sarkilar listesinde birinci veya ikinci oldu. "We 've only just begun", которая стала хитом номер один в стране.
Sanırım, beni en çok politikacılar korkutuyor. Думаю, больше всего меня пугает политика.
Onu en çok seven iki insan biz miyiz? Это мы те двое, что любят её?
En çok puanı kazanan da oyunun galibi olur. У кого больше очков - тот и победил.
Bu muhtelemen şimdiye kadar en çok keyif aldığım olay. Думаю, что это самое веселое событие моей жизни.
En çok iki gün içinde bir konukçuya geçmesi gerek. На поиски носителя есть один день, максимум два.
En çok alkış alan kostümün sahibi papeli evine götürecek. Костюм с самой громкой поддержкой получит баксов! Итак...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.