Sentence examples of "göz kamaştırıcı" in Turkish

<>
Şu göz kamaştırıcı Hollywood saçına bak. Посмотри на свои гламурные Голливудские волосы.
Ve çöl, her yıl göz kamaştırıcı bir canlılığa bürünüyor. И каждый год пустыня оживает, представляя собой поразительное зрелище.
Bir kraliyet düğünü sosyal takvimdeki en göz kamaştırıcı etkinlikten daha fazlasıdır. Королевская свадьба это больше, чем гламурное мероприятие в общественном календаре.
Sarayın içinin göz kamaştırıcı olduğunu duydum. Я слышала, внутри очень красиво.
Nefis, harikulade, göz kamaştırıcı. Он вкусный, восхитительный, превосходный.
Jean, senin Mona o pembe elbisenin içinde göz kamaştırıcı. Джин, твоя Мона очаровательно выглядит в этом розовом облаке.
Bu göz kamaştırıcı adam hakkında şüphelerimiz olduğu zamanlar olmuştu. Некоторое время были сомнения по поводу этого чудесного мужчины.
Göz kamaştırıcı piliçler, patron. Немного роскошных девок, босс.
Yarı yaşındaki göz kamaştırıcı bir kadın. Прекрасная женщина, вдвое моложе него.
Göz kamaştırıcı yeteneğim için en iyi benzetmenin bu olduğunu söylediler. Они говорят, что это идеальная метафора моему яркому таланту.
Amerika'nın en göz kamaştırıcı dergisine. Американский гламурный журнал первой величины.
Bu taşlar göz kamaştırıcı. Эти камни поражают воображение.
Çok göz kamaştırıcı olmalı. Наверное, это поразительно.
Hollanda Ulusal Arşivi tarafından yüklenen baskılar yıl önceki Japonya'ya bir göz atma imkanı sunuyor. Снимки, загруженные Голландским национальным архивом, предлагают взглянуть на то, какой была жизнь в Японии лет назад:
Sakharov Ödülü'nden sonra, birçok kadın, hastane bahçesinde doktora olan desteklerini kutlama yaparak belirtiyorlardı: Bir mağdur: "Bu bizim unutulmadığımızın, bize yapılanlara dünyanın göz yummadığına bir kanıttır". dedi. "Это означает, что нас не забыли, что мир не закроет глаза на то, что с нами случилось", - поделилась одна пациентка.
Onlar güneşin ultraviyole ışınları yüzünden oluşan deri kanserine ve göz hastalıklarına karşı oldukça duyarlılar. После рождения альбиноса акушерка говорила семье, что ребенок должен быть окружен особой заботой и хорошо питаться.
Atina şehir merkezinde, polis güçlerinin göz altına aldığı bir göçmene açıkça uyguladığı aşırı şiddeti gösteren video, Facebook ve Twitter'da sarsıntı yarattı. Интернет - сообщество Греции взволновало выложенное в Facebook и Twitter видео, в котором офицеры полиции открыто избивают задержанного иммигранта в центре Афин. Это произошло в конце января года, пока точное место происшествия не установлено.
Tenekenin üstünde göz var, çantada da cihazımız. За этим контейнером не отрываясь смотрят двести глаз.
Tıpkı göz rengi veya bariton ses gibi. таких как цвет глаз или тембр голоса.
Karısı Dolly ise adeta onun göz bebeğiydi. Жена Долли была усладой для его глаз.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.