Sentence examples of "ikna etmeye" in Turkish

<>
Yıllar önce Fritz Haber zehirli gazının savaşı daha çabuk bitireceğine beni ikna etmeye çalışmıştı. Много лет назад Фриц Габер убеждал меня, что его ядовитый газ ускорит войну.
Ajansın adamları, onlar sizi işe aldıklarında sizi bunun gibi gerçek hikayelere ikna etmeye çalıştılar mı? Когда таких как ты заманивают в агентство, вас соблазняют правдоподобными геройскими историями, как эта?
Bırakalım ikna etmeye çalışsın. Пусть она добивается нас.
Kral'ı, Kızıl Muhafız'ı dağıtması için ikna etmeye çalıştım ama beni dinlemiyor. Я попытаюсь убедить короля распустить Красную гвардию, но он не послушает.
Yaralı rehineyi bırakması için onu ikna etmeye çabalıyorum. Хочу добиться, чтобы он отпустил раненого заложника.
Jo ve Kai'nin birleşmesi için onu ikna etmeye çalışıyorlar. Она пытается убедить его позволить Джо и Каю соединиться.
Onu rehabilitasyon programına ikna etmeye çalış. Попробуй уговорить её пройти программу реабилитации.
Jim'i geri dönmeye ikna etmeye çalıştım ama Jim'e bir şey yaptırmak imkansız. Я пыталась заставить Джима вернуться, но его невозможно заставить сделать что-то.
Buna rağmen, yakışıklılığınız ve cazibeniz her kadını ikna etmeye yeter. Кроме того, ваша внешность и манеры способны покорить любую женщину.
Onu halka açıklaması için ikna etmeye çalıştım. Я пыталась убедить его обратиться к общественности.
Bu evliliğe karşı olduğunu biliyorum ama seni ikna etmeye niyetim yok. что ты против нашего брака. Но я не собираюсь тебя переубеждать.
Bu süre zarfı içinde sizi kumarhanemin kokusu konusunda ikna etmeye çalışırım. Evet. А пока что, чтобы смягчить ваше недовольство запахом в моем казино...
Birileri, her zaman inandığın şey konusunda seni ikna etmeye çalışır. Кто-нибудь всегда пытается вызнать у тебя, во что ты веришь.
Burada Maw Maw ile kalıp Peder Bob'u ikna etmeye çalışacağım. Мы с Мо-Мо останемся здесь и поговорим с преподобным Бобом.
Emniyet tatmin olmuştu ben de onları ikna etmeye çalışmayı bıraktım. Департамент был доволен, и я бросила попытки убедить их.
Corrigan'ı konuşmayı yapması için ikna etmeye çalıştığını düşünüyordum. Я думал, ты убеждаешь Корригана сделать заявление.
Beni ikna etmeye çalışmayın. Не пытайтесь меня переубедить.
Onları teşhis bölümü açma konusunda konuşup ikna etmeye çalışacağım. Постараюсь уговорить их, чтобы они основали диагностическое отделение.
Teslim olması için ikna etmeye çalışacağım. Я просто попробую уговорить его сдаться.
Onu burada iki-üç gün daha kalmaya ikna etmeye çalış. Постарайся уговорить ее задержаться на два или три дня.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.