Sentence examples of "park yerinden" in Turkish
Çünkü onlar hazırlık yaparken, park yerinden bir şişe şampanya yürttüm!
Пока они занимались подготовкой, я стащила бутылку шампанского с автостоянки!
Cinayetlerin bağnazlık ile harekete geçmediği, bir park çekişmesinin gereksizliği halihazırda delil gösteriliyor.
Бессмыслица спора за место на парковке уже используется в качестве доказательства того, что убийства не были мотивированы нетерпимостью.
IŞİD, geçen yıl cihadçıların dünyanın her yerinden, önce Esad rejimini yıkmak için, sonra savaş mağlubu devletin diğer silahlı gruplarıyla savaşmak için Suriye'deki savaşçılara katılmaları ile sivrildi.
ИГИЛ стал известен в прошлом году, после того как джихадисты со всего мира присоединились к его бойцам в Сирии, сначала чтобы бороться против режима Асада, и позднее для борьбы с другими вооружёнными формированиями в раздираемой войной стране.
Fakat eğer bir Müslüman park çekişmesi üzerine üç kişiyi vursaydı, tartışmanın gereksizliği, katilin vahşiliği olarak gösterilirdi.
Но если бы мусульманин застрелил трех человек за парковочное место, то бессмыслица спора приводилась бы в качестве доказательства его жестокости
Kızıl pandaların üreme dönemlerinin Temmuz ortalarında başlaması dolayısıyla, ulusal park ziyaretçilere kapatıldı ve hatta yerel halkın odun toplaması da iki aylığına yasaklandı.
С началом сезона размножения красных панд в середине июня национальный парк был закрыт для посетителей, и даже сбор дров для местных жителей был запрещен на два месяца.
Şey, Mona-Lisa ve sen gittikten sonra bulduğu o kız park yerinde yumruk yumruğa kavgaya tutuştular.
Мона-Лиза и какая-та девушка, которую она нашла, когда ты ушла, подрались на парковке.
Yargıç Mayhew, ben kızın olay yerinden onların arazisine geri gittiğinin izini buldum.
Судья Мэйхью, я проследил эту девушку от место преступления до их собственности.
Onu çalmış. Bir yere park etmiş. Bulunduğu yere bomba düşecekmiş.
Он его украл, припарковал там, где упадёт бомба.
'daki her bir olay yerinden alınan dolarlık ayakkabılar.
Из каждого места преступления в. Обувь за 00 долларов.
Park alanında at gezisi yapmak için otantik bir aygır kiraladım.
Я арендовал настоящего жеребца, мы устроим аттракцион на парковке.
Takımım Charles'in, babasının vurulduğu olay yerinden çok uzakta bir yerde olduğunu su götürmez bir şekilde kanıtlayabildi.
Моя команда нашла доказательства, что Чарльз находился далеко от того места, где застрелили его отца.
Palyaço Krusty Kanal'nın otoparkında iki park yerini işgal etmesi sebebiyle belki de en iyi şekilde hatırlanacak.
Клоун Красти, больше известный как человек который занимал два парковочных места на стоянке Шестого канала.
Almanya'nın her yerinden insanların bize katılmasını umut ediyorduk.
Мы надеялись, что весь наш народ присоединится.
Yani kolayca arabasını park edip Danni'nin dairesine yürüyüp onu öldürebilir ve otele geri dönüp geceyi orada harcayabilir.
Он легко мог припарковаться, дойти до квартиры Денни, убить ее, и вернуться в отель.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.
In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.
Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.
Advert