Sentence examples of "suçlu tarafı" in Turkish

<>
Herkesin benim suçlu olduğumu düşündüğünü biliyorum, ama bana komplo kuruldu. Я знаю все думают что я виноват, но меня подставили.
Önce bir tarafı, sonra diğer tarafı geçirilmeli. Сначала надо нацепить одну сторону, затем другую.
Mahkeme kararı okunurken "suçlu" kelimesi tam yedi kez söylendi. Когда зачитывали приговор, слово "виновен" произнесли семь раз.
"Herkes, kimseye göstermediği karanlık tarafı olan bir Ay'dır". Evet, Twain'i okudum. Каждый человек, подобно Луне, имеет свою неосвещённую сторону, которую он никому не показывает.
İtham edildin ve suçlu bulundun. Тебя обвинили и признали виновным.
Bazı eğreltiotlarının sporları kıvrık çıtaların sonundaki odacıkta üretilir. Çıtaların bir tarafı odunsu, diğer tarafı ince duvarlıdır. Некоторые споры папоротника созревают в чашках на концах стебельков, одна сторона которых древесная, другое тонкостенная.
Önce hastanın bu fantezilerini belgelemesi sonra da suçlu ve utanma hissine dönüşmesi. Сперва пациент описывает свою фантазию, а затем признает стыд и вину.
Ölümün en kötü tarafı da bu. Это худшая часть смерти - охота.
Suçlu değilsen, o halde neden bu kadar terlisin? Если ты не виновата, почему ты такая мокрая?
Tanrı aşkına, alt tarafı ondalık sayılar. Ради Бога, это просто десятичные числа.
Jüri sizi suçlu bulmuştur. Присяжные признали вас виновным.
İçinizden bazıları her iki tarafı da aynı yapmış. Многие из нас выглядят одинаково с обеих сторон.
Ayrıca Holt ve Roby on yıl önce birlikte çalışmışlar, gizli parçaları düşman uluslara satmaktan suçlu bulunduklarında. Холт и Роби уже сотрудничали лет назад, когда их обвинили в продаже секретных материалов враждебным государствам.
Arka giriş, doğu tarafı. Задний вход, восточная сторона.
Agos suçsuz, Bishop suçlu. Агос невиновен, Бишоп виновен.
Sol tarafı tamamen felç ettim. Я полностью парализовал левую сторону.
Sayın yargıç, yüksek müsaadenizle. Peder Moore duruşmaların başında eğer suçlu bulunursa cezanın derhal takdir edilmesini talep etmişti. Ваша Честь, позвольте напомнить Отец Мор просил суд в случае признания его вины, огласить приговор незамедлительно.
Üçüncü bir tarafı yok, değil mi? У него нет третей стороны, верно?
Jüri sanığı suçlu buluyor. Присяжные сочли обвиняемую виновной.
Ama işin bir de iyi tarafı var. Hepimize biraz bir şeyler bırakmış. Но хорошая новость в том, что она нам всем кое-что оставила.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.