Sentence examples of "yağmur suyu" in Turkish

<>
Sıvı, kan, kemik, iç organlar, çürüme sıvısı ve yağmur suyu karışımı. Эта жидкость - смесь крови, костей, кишок, продуктов гниения и дождевой воды.
Bir bardak yağmur suyu lütfen. Стакан дождевой воды, пожалуйста.
Yağmur suyu sıcak bir günde buharlaşıyor. Дождевая вода испаряется в жаркий день.
Kar ve yağmur suyu ile bolca beslenir. Питание снеговое и дождевое.
Sistem, olukların ve depolama sarnıçlarının kullanımını içeren bir yağmur suyu geri kazanım sistemi içermekteydi. Была сделана система сбора дождевой воды с использованием водостоков и цистерн для хранения воды.
İlk yağmur ve şiddetli rüzgar kendini gösterdiğinde insanlar hala ahşap panellerine çekiçle vuruyor, market alışverişlerini yapıyor, Facebook'ta canlı yayın başlatıyor ve hayatlarını tehdit eden gelgite tanık olmak için kendilerini tehlikeye atıyorlardı. Первые ливни и порывы ветра уже достигли островов, и люди продолжали заколачивать свои окна деревянными досками, совершать последние пробежки в супермаркет, вести трансляции в Facebook и рисковать жизнью, чтобы стать свидетелями смертоносного величия огромных волн и прилива.
Randy, o suyu içtiğim zaman. Bir şeyler oldu. Рэнди, я выпил той воды, что-то случилось.
Küçük ailelere ait dükkânlar ve lokantalar ucuz ve elverişli ürünler sunar ve brandalar esnafı yağmur, kar ve güneşten korurdu. Маленькие семейные магазинчики и закусочные предлагали дешевое и удобное питание, а тент над головой защищал покупателей от дождя, снега и жаркого солнца.
Şişlik veya yırtılması yok, ama bir saat önce suyu geldi. Нет признаков схваток, но у нее отошли воды час назад.
Dün gece yağmur yağdı, değil mi? Прошлой ночью же шел дождь, да?
Motel restoranına git ve hemen soğan suyu getir. Hadi! Сходи в ресторан гостиницы, принеси мне луковый бульон.
Dışarıda çok yağmur yağıyordu Ama inatçı bir güneş ışığı ilk günümzün sabahında yatak odamıza vuruyordu. На улице шел дождь, но маленький упрямый лучик солнца светил прямо на нашу кровать.
Suyu ve yeşil ağaçları severiz. Мы любим воду и зелень.
Yağmur yağıyor. Yağmur yağıyor. Дождь, дождь идет.
Buranın suyu bana yaramıyor. Это всё местная вода.
Kara yağmur değil bu. Дело не в дожде.
House, suyu test ettim. Хауз, я проверяла воду!
Yağmur yağarken çoğu şey samimi gelir. Во время дождя много чего уютного.
Suyu sever misin Lane? Воду любите, Лейн?
Her yağmur yağdığında elektriği kesmemiz gerekiyordu. Во время дождя приходилось вырубать ток.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.