Sentence examples of "yaşadığı" in Turkish

<>
Oslo kent yönetimi 1921'de aldığı bir kararla Vigeland'ın yaşadığı evi yıktırmış ve bunun yerine bir kütüphane kurmuştur. В 1921 году городские власти Осло решили снести дом, где Вигеланд жил, чтобы возвести городскую библиотеку.
Aslına bakarsan seni dün orada görmek biraz garip geldi. Klaus'un yaşadığı çiftlik evinde görünce yani. Знаешь, на самом деле было забавно вчера встретить тебя на плантации где живет Клаус.
Bu küçük yavru kötü yaralandı ve yaşadığı için şanslı.. ancak Mara hiçbir yerde bulunamadı. Этот малыш серьезно ранен, он чудом остался жив, а Мары нигде не видно.
Bu zaman dilimi, kraliçe için de iyiye işaret değil tabi yaşadığı ihtimalini göze alırsak. Что не очень на руку королеве, если есть шанс, что она еще жива.
Yaşadığı yeri de, çalıştığı yeri de biliyoruz. Мы знаем где он живёт, где работает.
"Ajanların içinde yaşadığı dalavere dünyasında gerçek, alışılmadık bir güce benzer." В мире обмана, в котором живут шпионы, правда приобретает особую силу.
Yaşlı Rus kadınların yaşadığı yere onlarla birlikte beni de aldılar. Старые русские женщины, которые жили там, меня приютили.
Yaşadığı sürece bir daha asla "Jack Bauer" ismini duymayacak. Пока она жива, она не должна услышать имя Джека Бауэра.
O yalancı bir sürtük ve yaşadığı yer de burası. Она лживая шлюха, и вот где она живёт.
İki yıl önce birkaç farklı adamla da yaşadığı söylentileri var. Ходят слухи, что она жила с несколькими разными мужчинами.
Houghton "un 1934" teki beyin kanaması nedenli ani ölümüne müteakiben, Gilman kızının yaşadığı Pasedena Kaliforniya "ya geri taşındı. После внезапной смерти Хоутона в 1934 году от кровоизлияния в мозг, Шарлотта вернулась в Пасадену, где жила её дочь.
Yaşam simülasyonu oyuncunun bir ya da daha fazla sanal canlıyı yaşadığı ya da kontrol ettiği bir simülasyon oyunu türüdür. Симулятор жизни () - жанр компьютерных игр, в котором игрок управляет жизнью одного или нескольких виртуальных существ.
Fish özel olarak hedef alındı ve şu an yasa dışı olarak yaşadığı Nairobi'ye gelmek zorunda kaldı. Фиш также стал целью боевиков и был вынужден уехать в Найроби, где сейчас он живет нелегально.
Vermeer'in yaşadığı, Delft şehrini ziyaret etti ve orada mimarlık ve ışık üzerinde çalıştı. Он посетил Делфт, город, где Вермеер жил и изучал свет и архитектуру.
Bazı hesaplamalara göre yüzlerce kişi doğrudan yada dolaylı olarak bu durumdan etkilendi, milyon kişinin yaşadığı bir şehirde, önemli şahıslar ya da VIP'lerin güvenliği için yollara barikatlar yerleştirildi. По некоторым оценкам, жизнь сотен тысяч людей непосредственно или косвенно затрагивается, когда силы безопасности устанавливают баррикады для защиты важных персон и высокопоставленных лиц в Кветте, где проживает около миллиона жителей.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.