Sentence examples of "yaşamını tehlikeye" in Turkish

<>
Böyle yaparak kaçırılan kadının da yaşamını tehlikeye atarız. Мы можем лишь подвергнуть большему риску жизнь заложницы.
İlk yağmur ve şiddetli rüzgar kendini gösterdiğinde insanlar hala ahşap panellerine çekiçle vuruyor, market alışverişlerini yapıyor, Facebook'ta canlı yayın başlatıyor ve hayatlarını tehdit eden gelgite tanık olmak için kendilerini tehlikeye atıyorlardı. Первые ливни и порывы ветра уже достигли островов, и люди продолжали заколачивать свои окна деревянными досками, совершать последние пробежки в супермаркет, вести трансляции в Facebook и рисковать жизнью, чтобы стать свидетелями смертоносного величия огромных волн и прилива.
yaşındaki Sahir, kafasının yarısının İsrail tarafından atılan bir şarapnelle parçalanması sonucu çoktan yaşamını yitirmişti. Но Сахир, мальчик четырех лет, в голову которому попала израильская шрапнель, был уже мертв.
Geri kalan bizleri tehlikeye atıyorsun. Ты всех нас подвергаешь опасности.
Kelime aslında, şehri terk edip kırsal melez yaşamını tercih eden kadınları tanımlayan aşağılayıcı bir kelimeydi, fakat şimdi La Paz'da doğmuş geleneklerine sahip çıkan kadınları tanımlıyor. Изначально слово имело унизительный характер, используясь для обозначения женщин коренных народов, которые переехали в город и приняли образ жизни городских метисов, но на данный момент термин используется для обозначения женщин, родившихся в Ла - Пасе и сохранивших самобытность своего коренного народа.
Burada geçirdiği her saniye hayatını tehlikeye atıyor. Каждую секунду здесь он рискует собственной жизнью.
Birisi onun yerine kendi yaşamını feda etmeli. Кто-то должен обменять свою жизнь на его.
Bizi, onu tekrar tehlikeye soktuğuna inanamıyorum. Снова подверг нас, ее такой опасности.
Bugün bizim için Derek Shepherd'ın yaşamını anma ve ona veda etme günü. В этот день мы вспоминаем жизнь Дерека Шепарда и говорим прощальные слова.
Onu tehlikeye atar mıydınız, Kardinal Borgia? Вы подвергнете его опасности, Кардинал Борджиа?
Zamanı değiştirerek. Birinin yaşamını başka bir yöne çevirerek. Меняет его, заставляет жизни пойти другим путём.
Kendi hayatını tehlikeye atarak bu teşkilat ve bu ulus için çok önemli şeyler yaptığını. Ты сделала нечто важное для Агентства и для страны, подвергая себя огромному риску.
Emekli olmanız, Dredd'in yaşamını kurtarmanızı sağlayabilir! Ваша отставка позволит вам сохранить жизнь Дредда.
Bir insanın hayatını tehlikeye atması kolay değil özellikle de nedeni iyi bilmiyorsa. Не так просто рисковать жизнью, не понимая, зачем это нужно.
Summer'ın Brown'daki yaşamını batırmak yetmedi mi? Разрушения жизни Саммер тебе не достаточно?
Ve bir bebeğin hayatını tehlikeye atıyorsun, bunu yaparken... А ты подвергаешь его жизнь опасности, пока ты...
Onun yaşamını ben seçerim. Я выбираю ему жизнь.
Senin uyuşturucu kaçakçın da, gerçek Jordan Hester'i tehlikeye soktu. А из-за вашего наркодилера настоящая Джордан Хестер оказалась в опасности.
"Bir şey senin yaşamını tamamen değiştirecek." "И их приход преобразит твою жизнь".
Beni tehlikeye mi atıyorsun! Если подвергла меня опасности?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.