Sentence examples of "yarısı" in Turkish with translation "половина"

<>
Ben de yarısı şimdi, yarısı iş bittikten sonra demiştim. А я сказал: половина сейчас, половина после окончания.
Dünya nüfusunun yarısı sakso çekmeyi seviyor. Половина населения Земли любит сосать члены.
Eyaletteki polislerin yarısı bu sürüngeni arıyor. Половина полицейских штата ищет этого урода.
Lovat'ın adamlarının yarısı zaten ilk fırsatta kaçmaya hazır. половина людей Ловата уже дезертировали при первой возможности.
Yarısı hareket ettiğimizde kalan yarısı da Kardasyalılar yakıt borusunu vurunca hasar almıştı. Половина была повреждена при полёте, остальные, когда кардассианцы подорвали топливопровод...
Evet, ama hikayenin yarısı o sadece. Да, но это только половина истории.
Kokain için bir alıcı bulmuş olsak bile geriye yarısı kaldı mı? Даже если мы найдём покупателя у нас осталась хотя бы половина?
Lemon, şehirdeki insanların yarısı benim deli olduğumu düşünüyor. Лемон, половина жителей этого города считает меня сумасшедшим.
Haraçların en az yarısı sizinle müttefik olmak istiyor. Как минимум половина трибутов хотят вас в союзники.
Sonra düşündüm de, seninle benim maaşımın arasındaki farkın tam yarısı. Затем я поняла: это ровно половина разницы между нашими зарплатами.
Şehirdeki polislerin yarısı senin için geldi. Половина полицейских города приехали за тобой.
Bu civardaki tünellerin yarısı son iki ayda çöktü. Половина здешних туннелей обрушилась за последние два месяца.
Polisin yarısı bu çeneyi tanıyor. Половина полиции знает этот подбородок.
"Şimdi yarısı, geri kalanı da bin dolar şeklinde haftadan haftaya." Половина сейчас, и по $ 50,000 в неделю в течение десяти недель.
Neredeyse kaçırılma olaylarının yarısı akrabalar tarafından. Почти половина всех похищений совершается родственниками.
Tatlım, tanıdığım Yahudilerin yarısı ateist zaten. Дорогой, половина моих знакомых евреев атеисты.
Evet, biliyorum ama bunu içeri gizlice sokmak her zaman eğlencenin yarısı olmuştur. Да, я знаю, но в его контрабанде была всегда половина удовольствия.
Diğer yarısı da etrafta dolanıp uluslararası suikastçilik gibi işler yapıyorlar. А другая половина занимается какой-то безумной хернёй вроде международных убийств.
Telesekreterin çıkmasına izin vermek, mesajlarını kontrol etmekle tamamlanan sosyal bir anlaşmanın yarısı demektir. Оставление сообщений - половина общественного договора, вторая половина которого состоит в прослушивании сообщений.
Aptal insanların yarısı, beni bir şehit yapacak, diğerleri, diyecek.. Половина из этих людей сделают из меня мученика а другая половина скажет...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.