Sentence examples of "zamanda doğru" in Turkish

<>
Aynı zamanda doğru olan şey yıllar geçtikçe, seni bazı yönlerden oğlum olarak görmeye başladım. Но при этом с годами ты стал для меня практически как сын, это правда.
Tek yapman gereken doğru zamanda doğru akoru basmak. Просто надо взять верный аккорд в нужное время.
Ona, doğru zamanda doğru düğmeye basmayı öğrettiler. Его научили, какие кнопки и когда нажимать.
Doğru zamanda, doğru kararları alır. Принимать правильные решения в правильное время.
Bence doğru olan bu. Я думаю, что это правильно.
Ancak aynı zamanda belki bir sonraki yazacağım şeyin de o kadar da iyi olmayacağı konusunda beni biraz korkutuyor. Но в то же время она немного пугает меня, вдруг следующая вещь, которую я напишу, не будет настолько хорошей.
Doğru, onu unutmuştum. Ну да, забыла.
Kararımız yeniden yapılandırmayı ertelemek ve bunu okulları temel alan bir sistemde aynı zamanda toplumla, öğrencilerle en önemlisi ebeveynlerle birlikte tekrar görüşmektir. Мы решили отложить реорганизацию и повторно обсудить её в каждой школе, а также с общественностью, студентами и особенно с их родителями.
Her neyse, o büyük gece geldi çattı ben işleri doğru yollardan yaparım. И вот настает этот день, и с моей стороны все идет гладко.
Aynı zamanda popüler bir turizm noktası olan Bagan'da neredeyse 00 pagoda ve tapınak bulunmakta. Баган также является популярным туристическим направлением, в нём расположено почти три тысячи храмов и пагод.
Doğru söylüyorsun, Dick. Так точно, Дик.
Sadece bir yazar değilsiniz, aynı zamanda bir annesiniz de. Вы не только писатель, вы ещё и мама.
Bay Wells, bunların doğru olduğunu farz edelim. Мистер Уэллс, допустим, все это правда.
Amerika Ermeni Kilisesi'nin Doğu Psikoposluk Bölgesi'nin açıkladığı şekilde unutma beni çiçeği, "Ebedi anmanın temasını ifade ediyor ve aynı zamanda geçmişe, bugüne ve geleceğe dair tecrübelerin sembolik olarak anımsanması anlamına geliyor." В Восточной епархии Армянской апостольской церкви США пояснили, что незабудка "символизирует знак вечной памяти, но также, в символичной форме, предназначена пробуждать переживания прошлого, настоящего и будущего".
Doğru, bir koruma. Так точно, телохранитель.
Halkın hoşnutsuzluğu aynı zamanda bölgede çeşitli anlaşmazlıklar da oluşturan, ülkenin mülteciler için güvenli bir sığınak olmasındaki büyüyen rolüne de karşı durumda. Общественное ожесточение также вызвано правительством, которое позиционирует страну как безопасное место для беженцев, которые покидают родные места в связи с многочисленными конфликтами в регионе.
Alexander gibi bir çocuğun doğru yönlendirme ile neler yapabileceğini bir düşün. Только представь, чего мог бы достичь Александр при правильном руководстве.
İmzalayan taraflara göre bu anlaşmanın amacı "devletlerin iç işlerine müdahale edebilecek, devletlerin egemenliğini, politik, ekonomik ve toplumsal istikrarını ve aynı zamanda toplum düzenini bozabilecek bilgi teknolojilerinin kullanımını kısıtlamaktır." По словам подписантов соглашения, его цель состоит в ограничении использования информационных технологий для "вмешательства во внутренние дела государства, нарушения общественного порядка, а также дестабилизации внутриполитической и социально - экономической обстановки".
O yazıyı doğru okuduğundan emin misin? Уверен, что читаешь это правильно?
Yarışma, Skopje Fransız Enstitüsü ve Metamorphosis Kuruluşu tarafından düzenlendi, aynı zamanda bazı adaylar için video düzenleme eğitimi de verildi. Конкурс был проведён Французским институтом в Скопье и организацией Metamorphosis Foundation, которая также обеспечила подготовку в редактировании видео для некоторых участников.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.