Sentence examples of "zorunda kaldı" in Turkish

<>
Fish özel olarak hedef alındı ve şu an yasa dışı olarak yaşadığı Nairobi'ye gelmek zorunda kaldı. Фиш также стал целью боевиков и был вынужден уехать в Найроби, где сейчас он живет нелегально.
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Yani bakmak zorunda kaldı, görmek... Чтобы он мог смотреть, видеть...
Öyle bir durum yarattın ki oğlumuz kendine avukat tutmak zorunda kaldı. Ты создала ситуацию, в которой нашему сыну пришлось нанять адвоката.
Bunu benden saklamak zorunda kaldı çünkü onunla konuşup vazgeçirirdim. Он мне этого не говорил. Не обмолвился ни словом.
Bu yüzden Amerika'dan ayrılmak zorunda kaldı. Поэтому ему пришлось уехать из Америки.
Ve akabinde, annem nihayet beni ciddiye almak zorunda kaldı ki ben de zaten bunu istiyordum. И, однажды моя мать спросила меня: "Чего я на самом деле хочу?"
Bu sefer, polisler bize inanmak zorunda kaldı. В этот раз полиция должна была нам поверить.
Kulüp olayından sonra işleri değiştirmek zorunda kaldı. После клуба ему пришлось сделать кое-какие перестановки.
Şoför, trenle şehre dönmek zorunda kaldı. Водителю пришлось добираться в город на поезде.
Emzirmeyi bırakmak zorunda kaldı. Ей пришлось прекратить уход.
Amigoluğu bırakmak zorunda kaldı. Ей пришлось бросить черлидинг.
Yıllar önce Ian Doyle ile bir savaş başlattın ve savaşı bu ekip ve Amerikan hükümeti bitirmek zorunda kaldı. Вы много лет назад начали войну с Ианом Дойлом, которую пришлось завершать этой команде и правительству США.
Babam kakasını poşete yapmak zorunda kaldı. Моему папе пришлось писать в горшок.
Taksi bulmak mümkün değildi. O da bisiklet kullanmak zorunda kaldı. Такси было взять невозможно, так что Клер крутила педали.
Kısa bir süre ayrılmak zorunda kaldı. - Ama baban bekleme odasında. Ей нужно было уйти ненадолго, но твой папа в зале ожидания.
Derek ısrar etmek zorunda kaldı. Но всё-таки, Дерек настоял.
Yaratıklar ondan uzaklaşmak zorunda kaldı, çünkü bedenindeki elektrik akımı değişti. Создания покинули его тело, потому что его электрическое поле изменилось.
Polis cesetleri koyabilmek için özel bir morg kurmak zorunda kaldı. Чтобы вместить все тела, полиции пришлось построить отдельный морг.
Tüm hayatından vazgeçmek zorunda kaldı. Ей пришлось всё тут бросить.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.