Sentence examples of "zorunda kaldın" in Turkish

<>
Onu o kadar sevdin ki öldürmek zorunda kaldın! Ты так её любила, что убила её!
Diyelim bir şeyler söylemek zorunda kaldın. Просто скажи тебе есть что сказать.
Vegas seyahatinde onu ekmek zorunda kaldın demek. Ты должен был помочь ему в Вегасе.
Çok fazla kayıpla başa çıkmak zorunda kaldın. У тебя в жизни было столько потерь...
İnsanlarla muhatap olmaya alışkın değilsin. Telefonda başkanla bizzat konuşmak zorunda kaldın ve hayır demeye korktun. Ты не привык отказывать людям, а тут, сам президент звонит на твой телефон.
O zaman neden sen yapay zekadaki büyük ilerlemenin mimarı korkarak ve gözlerden uzakta yaşamak zorunda kaldın? Тогда почему ты, создатель невероятного прорыва в интеллекте, вынужден жить в страхе и анонимности?
Ve gruba gelmek zorunda kaldın. И тебе пришлось пойти лечиться?
Birileri seni öldürmeye çalıştığı için sen de hayatına yeniden başlamak zorunda kaldın mı? Вы когда-нибудь начинали все сначала только, потому что кто-то пытался убить Вас?
Yani eşinin ölümünü tezgahlamak zorunda kaldın. Значит, ты выдумал смерть жены.
Afgan büyümek bir parti olduğunda milyonlarca insana selam vermek zorunda kalmaktır. Когда ты должен сказать привет миллиону человек в начале вечеринки
O yüzden burada kaldın. Поэтому ты остался здесь.
Şehrin kenar mahallelerinden şehir merkezine giden banliyö çalışanları kapatılan yollar yüzünden gidecekleri yere ulaşmak için iki - üç kilometre yürümek zorunda kaldılar. Водители, совершающие поездки с окраин города до центра, из - за перекрытых дорог должны пешком пройти - километра, чтобы добраться до пункта назначения.
Yeteri kadar içeride kaldın. Ты долго там пробыл.
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Geç kaldın, Nico. Нико, ты опоздал.
Bazen polis tarafından durduruluyor, tutuklanmamak için onlara rüşvet vermek zorunda kalıyor. Он часто сталкивается с полицией, которой ему приходится давать взятки, чтобы избежать ареста.
Ve bir saat geç kaldın. И ты опоздал на час.
Bedenin göçmen bürosundan taşındığı Moskova'daki Botkin morguna neredeyse $ ödemek zorunda kaldıklarını öne sürdüler. Они заявили, что должны были заплатить почти долларов США за услуги морга Боткинской больницы в Москве, куда было перевезено тело из миграционного центра.
Hey, geç kaldın. Эй, ты опаздываешь.
ve bana birşey ödemek zorunda değilsin. И вам не нужно платить мне.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.