Exemplos de uso de "больше не могу" em russo

<>
Я больше не могу вымучивать эти теории заговора. İştah kabartan komplo teorilerini kafama takmaya devam edemem.
Я уже больше не могу видеть врачей. Bir doktorla daha tanışmaya hiç meraklı değilim.
Так что больше не могу с вами обедать. Yani öğlenleri sizinle yemek yiyebilmem biraz zor gibi.
Я больше не могу терпеть этих людей. Toplumdan gördüğüm suistimale daha fazla göz yumamam.
Останови меня, я больше не могу сопротивляться! Durdur beni, Charley. Artık onunla baş edemiyorum.
Милая Клара, я так больше не могу. Canım sevgilim Klara, artık daha fazla dayanamıyorum.
Я больше не могу отличить что-то хорошее от чего-то ужасного. Artık iyi bir fikirle berbat bir fikir arasındaki farkı anlayamıyorum.
Я так больше не могу, Брек. Bu kadarı benim için fazla, Breck.
Я ничем больше не могу помочь Роану. Roan için yapabileceğim başka bir şey yok.
Я больше не могу прикрывать твою задницу. Evet. Hatalarınızı idare edemiyor artık, Raymond.
Я больше не могу, капитан, я сдаюсь. Daha fazla devam edemem. Devam edemeyeceğim, efendim. Bırakıyorum.
И это, то что я больше не могу выносить! Başkalarının acılarından keyif alıyor ve artık buna daha fazla dayanamayacağım.
Я больше не могу здесь сидеть... Burada kalmak istemiyorum, tamam mı?
Я больше не могу отрицать очевидное, знаешь? Bunu görmezden gelme konusunda şansım çok yaver gitti.
Я больше не могу жить в неведении. Artık bir şey bilmeden yaşayamaz hale geldim.
Ситуация коснулась и меня лично, я просто не могу понять такую несправедливость и отвратительную скандальную попытку эксплуатации региона. Durumdan zarar gören birisi olarak bu haksızlığa ve istismara anlam veremiyorum.
Но сейчас бенгальцы, которые так любят кино, больше не ходят в кинотеатры, те закрываются один за одним, а на их месте строятся новые торговые центры. Popüler kültür yeni bir film oynamaya başladığında yıldızların duruşlarını ve giyimlerini taklit etmeye dayanırdı. Ama şimdilerde Bengalli sinemaseverler artık salonları doldurmuyor ve ülkenin cinema salonları birer birer kapanıyor ve yerlerine alışveriş merkezleri dikiliyor.
Я не могу представить, через что должна проходить семья Джеймса Фоули. James Foley'in ailesinin neler yaşadığı hayal bile edemem.
В своем блоге Valerie пишет, что ее больше не удивляет повторение старых антииммиграционных доводов, и советует ознакомиться с несколькими книгами, чтобы понять более широкий контекст проблемы: Valérie artık sürekli aynı göçmenlik karşıtı söylemin kullanılmasına şaşırmıyor. Tartışmayı genişletmek için bloğunda bir okuma listesi tavsiye ediyor:
Я не могу полюбить вампира. Ben asla bir vampiri sevemem.
Os exemplos de uso de palavras em diferentes contextos são dados só para fins linguísticos, ou seja, para estudar o uso de palavras numa língua e as suas traduções para outra. Todos os exemplos são colecionados automaticamente em fontes abertas usando tecnologia de pesquisa de dados bilíngues. Se você encontrar algum erro de ortografia, pontuação ou outro erro no texto original ou na tradução, use a opção "Reportar um erro" ou escreva para nós.

Nesta seção, você pode ver como palavras e expressões são usadas em diferentes contextos usando exemplos de traduções feitas por profissionais. A seção Contextos o ajudará a aprender inglês, alemão, espanhol e outros idiomas. Aqui você pode encontrar exemplos com verbos frasais e idiomas em textos que variam em estilo e tema. Exemplos podem ser classificados por traduções e tópicos.

Aprenda línguas estrangeiras, veja a tradução de milhões de palavras e expressões e use-as em sua comunicação por e-mail.